Yalnızlığa Övgü Şiiri - Yorumlar

Özdemir Asaf
11 Haziran 1923 - 28 Ocak 1981
331

ŞİİR


1887

TAKİPÇİ

Mutluluğun gözü kördür,
Yalnızlık sağır.
Ondandır biri tökezleyerek yürür,
Öbürü uykusunda bile bağırır.

Mutluluk yalnız kendisini görür;
Unutur bu yüzden ilkin kendisini.

Tamamını Oku
  • Feyzi Kanra
    Feyzi Kanra 11.06.2011 - 22:13

    Kan gölü gökler ve yer
    Kalmadı gözünde fer
    Garibin sana ki der
    Bu kadar tıraş yeter

    Kısa olsun öz olsun
    Söylediğin söz olsun
    Yak ateşin köz olsun
    Bu kadar tıraş yeter

    Ne sakal kaldı ne kaş
    Kan ağlar olsa da taş
    Sırını eyleme faş
    Bu kadar tıraş yeter

    Ne över ne söverim
    Sana yemin ederim
    Ben insanı severim
    Bu kadar tıraş yeter


    11haziran2011feyzi kanra

    Cevap Yaz
  • Engin Akkuş
    Engin Akkuş 11.06.2011 - 22:00

    Efendim, elimizden
    Elimizi aldılar.
    Olduk menzilimizden,
    Yolumuzu aldılar

    Bir maziyi yaktılar.
    Ses çıkmıyor baktılar.
    Dikeni bıraktılar,
    Gülümüzü aldılar

    Şişli güründen koptu,
    Bugün yarından koptu,
    Dede torundan koptu,
    Dilimizi aldılar….

    Düzen işgüzar oldu
    takvimler bizar oldu
    Cumamız pazar oldu
    Yılımızı aldılar

    Polatoğlu kıydılar,
    Sömürdüler soydular
    Bir boş yola koydular,
    Dolumuzu aldılar
    Ozan Yusuf Polatoğlu

    Cevap Yaz
  • Fikret Şahin
    Fikret Şahin 11.06.2011 - 21:57

    Sayın Hak Şahini, Sabah akşam reklamını yaptığınız inançlarınıza,ardında yatan felsefe değil de,inananların sayısına bakarak mı karar verdiniz ki;belli bir düşünce veya felsefenin doğruluğu ile ona inanların sayısı arasında bilimsel bir korolasyon kurmaya çalışıyorsunuz ve dünyadaki müslümanların sayısını ha bre verip duruyorsunuz ??? Yoksa ,milyonlarca insanın dünyanın dümdüz olduğuna inandığı ortaçağda, Galilleo bunun aksini,bir küre olduğunu savunurken ,bir kişiye karşı milyonlar hangisinin doğruluğunu kanıtlamıştır sizce ??? Siz siz olun,sayılara fazla takılmayın bence )))

    Cevap Yaz
  • Nadir Sayin
    Nadir Sayin 11.06.2011 - 21:52

    Mustafa BALBAY’A ÖZGÜRLÜK..Dayanışmaya KATIL!


    MUSTAFA BALBAY’A ÖZGÜRLÜK

    Özellikle belirtmek isteriz ki bu dayanışma kampanyamızın amacı kesinlikle lehte ve alehte ya da konuyu başka boyutlarda işleme gibi polemikten UZAKTIR ve UZAK TUTULACAKTIR!
    Balbay’ a Özgürlük düşüncemize katılmıyor olabilirsiniz! Ancak etik/namuslu olan gerekçenizi ekleyin…Farklı görüşmüş der, saygı duyarız.


    Bu dayanışmaya katılacak olan..
    Degerli kalem dostumuz, okurumuz,

    MUSTAFA BALBAY’A ÖZGÜRLÜK derken;

    - Biz (amatör) yazarlar olarak, onun kalemine ve yazarlığına namusu/objektif ve etiklik ölçüsünde bağımsız bir yazar olduğuna inadığımız içindir! Ve..,

    - Hiç bir ne siyasi, ne hukuki, ne kanuni, ne de yargılanma süreciyle bağlantılı değil onun, Atatürk gibi vicdan ve özden, ama yazarlığıyla somut verileriyle de yurdunu, halkını seven bir araştırmacı yazar olduğuna inandığımız için! ..Ve..,

    - Bu somut görüşlere ermemiz, sadece basından izlediğimiz boyutuyla dâhi, onunla beraber neredeyse 3 yılı bulan ve halen yasalarımız nazarında da ne ile suçlandığına dair somut hukuki bir kanıtın yıllarca süren davada belirlenmemiş olması…Ve..,

    - Evrensel hukuk sisteminin işlendiği toplumlarda, kendisine daha hanği suçu işlediği yasal tanım konamazken, bu denli uzun süre hapishanede tutmanın kesinlikle hukukla bağdaşmadığına ve onun halkına insanlığa olduğu kuşkusuz özgür yazarlık fonksiyonunu, baltalamak olduğuna indağımız için…ve

    - BALBAY konumunda olan tüm yazarların, sanatcı ve ülkemiz, dünya insanları beraberinde herkese ÖZGÜRLÜK…EVET…

    MUSTAFA BALBAY’A ÖZGÜRLÜK diyoruz…

    BALBAY’A evet ÖZGÜRLÜK diyorsanız..,
    sizin de arzu ettiğiniz bir cümlelik kendinize ait olan gerekçenizi yukarda sunulan gerekçelerimiz altına ekleyebilir ve isiminizi bizim ismimiz altına yazarak dayanışma gösterdiğinizi teyit ediniz…

    Bu dayanışma esasında, BALBAY’a ÖZGÜRLÜK yanısıra onun koumunda olan tüm insanlara ve sizin, çocuğunuzun ve gelecek kuşakların özgürce yazarlığını sonuna kadar koruyup kollayacak bir toplum yartmaya gerekli ve anlamlı bir katkı olacaktır…

    O halde bu BALBAY’a ÖZGÜRLÜK ÇAĞIRI kampanyamızı erişebildiğiniz tüm insanlara, gruplara, dergi, basın ve sitelere yapabilirsiniz.

    Kalem dostluğu, sevgilerimiz ve
    Saygımızla,


    Nadir Sayın
    Necva Kıyak

    Cevap Yaz
  • Nadir Sayin
    Nadir Sayin 11.06.2011 - 21:43

    Aynen, Naci bey dostum.. Belki yarın ya da yarınden da yakın! Ancak belki 4 sene ve 10 senden de önce... Mutlaka yol o dediğine çıkacak. Ve bu ulusumuzun Avrupa ülkelerine karşın 100 yıllık gibi bir sürde başarılan Atatürk ve dava arkadaşlarıyla başlatılan/amaçlanan toplum düzenidir. Ve bunun belki yarın buna karşıt güçler iktidarı devam etse de esasında o vurgulanan amaca varmada bence yok daha da kısalıyor!
    Yani nerden bakarsak bakalım, biz halk..evet kazanan halk olacaktır!
    Fikir böyle..Görüş böyle..

    Cevap Yaz
  • Arap Naci Kasapoğlu
    Arap Naci Kasapoğlu 11.06.2011 - 21:16

    şiir sayfasında lafı döndürüp dolaştırıp yine din'e ve siyasete getiren bu kişi utanmıyorsa aynı zamanda Allah'dan da korkmuyor demektir Nadir bey..

    işin özeti budur..

    bu takıma verilecek cevap da şudur kestirme olarak..

    mevcut yeşil sermaye erk'i ülke kapitalini eline geçirebilmek maksatlı olarak,yarattığı sistemle zaman içinde işbu kapital miktarını arttırabilmek maksatlı olarak,hukuk dışı ve antidemokratik uygulamalarını korkusuzca yaygınlaştırmıştır..

    umudumuz şudur ki; Türkiye halkı bu kez farklı bir teveccüh göstererek,mevcut erk tarafından patlamaya hazır hale getirilmiş bu gaz şişesinin kapağını açacaktır..

    hepimizin ana hedefi ve umudu seçim sonrası ülkemizin bütün renklerini kucaklayan demokratik bir anayasanın mutlak olarak hayata geçirilmesi olmalıdır..

    Cevap Yaz
  • Nadir Sayin
    Nadir Sayin 11.06.2011 - 20:59



    Halk


    Kaynağı belki Allah vergisi
    Bilimsel veri
    Alttan yandan sağdan soldan
    Sıcak hava ile
    Soğuk hava kültelesinin
    Gökte carpışmasıdır
    Yağmura, kara, doluya neden

    Arap ülkelerinde evet
    Kaynak belki Allah vergisi
    Petrole bilimsel tanım
    Yer küresinin oluşumunda
    Çölün derininde kalan
    Zemin dibinde
    Fokur fokur gittikçe sıvılaşmıs katranlaşma

    Arap halklarının çoğuna diyelim
    Kaynak Allah vergisi
    Bilimsel veri orda dursun
    Bin altıyüz yıldır gizeminde zenginlik
    Mübareğin Dünya bankalarında on iki milyarı
    Kaddafinin kırk milyarı
    Arap şeyhlerinin haddi hesabı yok

    Allah vergisi dikatörlere
    Ayaklanma halka
    Dünyanın en zengin kaynağına sahip
    Halkları bu ülkelerin
    Acaba dertleri ne ki!

    Alllah vergisi mi?
    Bilimsel izahı var mı?
    Sevgili dost yürekli şairler
    Sevgli halkımın insanları
    Ne der siniz?
    Acep insanlığın toplumun amacı ne?
    İyi de bu halkların
    Derdi ne?

    Libaya`yı bilirim mesela
    Hiç bir şeyin özgür olmadığı
    Dini inacın ise herşeyini
    Mükemel yerine gelmesine
    Yüzde yüz dini özgürlük
    Olan bu Libya!
    Halkının derdi ne?


    Nadir Sayin

    Cevap Yaz
  • Arap Naci Kasapoğlu
    Arap Naci Kasapoğlu 11.06.2011 - 20:21

    sözüm ona din adamlığını,parti palyoçoluğuna irca edecek kadar büyük avanta var işin ucunda demek

    :)

    Cevap Yaz
  • Nadir Sayin
    Nadir Sayin 11.06.2011 - 20:14

    Burada geyik muhabbetine ya da cami-imam propaganda işlevli ayetler ve dualar yerine tercihim, şiire yorum yaptıktan sonra, fikir üretmektir, yansıtmaktır ve yaşamaktır.. Halk katmanlarında buna ekmek-peynir gibi ihtiyaç olduğu inancındaım.

    ATATüRK ile ilgili Kürtçe sohbet etmek istiyorsanız…! -(Düz yazı)


    Bir yandan ‘Ilımlı İslam’ yürürlüğünde ki dinciler, şeriat çığırtkanları, ülkemizi takiye ve gizli emellerle Arap kültürü güdümünde İslamlaştırmaya çalışanlar, diğer yanda kendilerine çağdaş komünist aydınım diyenler ve beri tarafta da sözüm ona Atatürk’ün insan yanını sanatsal verilerle göstermeye/işlemeye çalışanlar Atatürk’ü adeta falakaya yatırdılar. Bir insan, yurttaş ve yazan olarak filmi izliyoruz. Tam bir veli cambaz oyunudur oynanan. Ayrıca buna tam tamına, Amerikan banka soyguncusu kovboyların senaryosu, proje ve planları da diyebiliriz. Zihniyet, kendini ve benliğini evrensel anlayışla yaşadığı doğduğu ülke ve ulusla özdeştiremediyse, başka kültürlere özentiye ve örnek Amerikanlaşmaya veya Araplaşmaya böyle gidiyor işte. Tarih göstermiştir ki bu bir, insanlığa ve kendi öz yurduna hainlik boyutlu, yanılsamadır. Normal bir vatandaş olarak bunları nerde/nereden görüyoruz? Yürürlülükte ki somut toplum yaşamında görüyoruz. Hukuken tanımsız adeta keyfi olarak yıllarca yargılanmadan tutuklu kalmak; fikirsel, siyasal ve ulusa duyulan sevgi-bağlılık nedeniyle karşıtlarınızdakilerin kimisini zindana, kimisini ödeyemeyeceği vergi külfetine ve karşı görüşte ki halkı korkuya ya da işsizliğe ve yandaşlarınızı hırsız=soyguncu olsa da korumaya ve her alanda kadrolaşmaya vardıran gelişmeler.. Evet, bunlarda görüyoruz. Bunlara ek olarak mutlu ve çok zenginleşen bir türbanlı/fesli azınlığın çok değil üç – beş yılda yaratılması (şimdi aniden türban tartışması/meselesi kalktı, bundan olsa gerek. Demek ki mesele vicdan-ahlak, özgürlük değil..bilinen takiye yani dünyalıkmış) . Gidişat, korku güdüsünü gıdım gıdım topluma saçan/aşılayan ve yerleştiren faşizan bir yörüngede devam ediyor. Üç artı üçlü boydan kuşatıyorlar Türkiye toplumunu. Bir: “Yozlaşma, Yolsuzluk, Yoksulluk” İki: Biatçilik, Bananecilik, Bensizlik (kimliksizlik) . Üç: “Kadrolaşma, Korkutma, Kandırma” Bir somut örnek verirsek, polis ve emniyette kadrolaşmayı geri devrim yapma aşamasına varma niyetli olmalı ki, imtihan sorularını cemaatçilere sunmak. Farklılıklar diyip de örnek herkese İslam din dersini zorunlu kılmaya inatla devam etmek. Bunlar izlenenler. Allah bilir bilinmeyen gizliden gizliye neler… neler! Açılım diyip de esasında Arapçaya (ta günlük konuşma diline, ilk eğitime kadar varıncaya kadar zorunluluk) zemin hazırlamak olmadığını kim garanti edebilir ki? Ayrıca Avrupa dâhil, dünya ülkelerinin 100 de 98 de tek resmi dili vardır. Nasıl ki bir kadının kadın haklarını en iyi bilen kadınsa ve onun haklarını ona dayatmak değil, onun belirlediği fikirleri desteklemekse, bir Kürdün kendi yaşadığı toplumda dili, kültürü dâhil kendini o ülkenin insanı görme mücadelesi ve insan değerleriyle elde etmesi öncülüğü ve çıkışı da ondan gelmelidir. Demokratik açılım budur. Her şeyi ben bilirim savsatası değil. Demokrat olmayan ölçüler Türkiye sınırı içinde olan herkes içindir. Siz demokratlığı yaratacaksanız önce kendinizden başlayacaksınız. Sütçüler cemiyeti 999 üyesi ile liderini seçiyor. Onlardan biri, 999 tane oyla sütçüler cemiyetinin lideri oluyor. Alın size Demokratik seçim. Bu cemaatcılık zihniyetinden başka bir şey değildir. Hangi örgüt, kurum, kuruluş olursa olsun bariz olan budur. Bizim halkımızın öz kardeşleri, dostlarımız, korumuz-komşumuz, sevgilimiz, yoldaşlarımız, erkeğimiz, kadınımız, akrabamız evet işte size açılım diyen zihniyet bu zihniyet. Lazımız, Kürt’ümüz, Gürcümüz, Balkanlımız, Diyarbakırlı, Sivaslı, Bursalı, İstanbullu, İzmirli, Edirneli, Vanlımız iyi de bu kanma niye? Bunların ipiyle kuyuya inilir mi? Her şey gözler önünde cereyan ediyor. Söyle insanım, yoldaşım, memleketlim, yurttaşım ‘din odaklı’ hangi toplumda halklar özgürlüğü ve eşitliği olmuş ki. Katolikler Vatikan ile yüz yıllarca insan sömürenlerle birlikte heybetli saraylarını kiliselerini oluşturmuşlar. Kapitalisti emeğini, dincisi zihnini/duygusunu sömürmüş. Dünyada ki krize rağmen en sağlam kalanlardan biri de Vatikan ve tek bir taşı dahi oynamamış yerinden. Güdülen halk yığınları, her şeyi Kiliseye mubah kılmışlar..Kilise, böle…böle yöneltmiş halkı. Bir birine düşürerek ve gerekirse ‘din odaklı’ ‘dindar odaklı” kalma pahasına halkları bir birine kırdırarak. Fakirlik ve bir birini kırmalar yüz yılar sürmüş. Hâlâ onun güdümünde dünya (ekonomisi) yönlendiriliyor… Ara sıra tepe taklak oluyor. Altında ezilen kimler? Saraylar, gökdelenler mi? Paşalar, şeyhler, papazlar, imamlar, kiliseler mi? Nasıl Vatikan’ı Arap şeyhlerini kiriz vurmadıysa, bizdeki 5 ila 8 yılda köşeyi dönen milyarder ve pek çok villalı yeşil holdingleri, yeşil dolarlı siyasileri de vurmadı. Krizin kimi vurduğunu/vuracağını ise herkes iyi biliyor, yaşayan biliyor; ben, sen ve dünya insani daha iyi biliyoruz. Fethullahçılar biryandan, İsmail ağacılar ve sairler öbür yandan, ‘etik’siz duaya duran ümmetçi yazarlarıyla zamancılar, vakitçiler ve bilmem neciler içerden, bir Türkiye Cumhuriyetinin adını değiştirmedikleri kaldı. Evet, bu zihniyetteki aydınların, yazarların, siyasilerin ipiyle kuyuya inilir mi? Türkiye de ki evrensel anlamda hukukun varlığının adliye ve mahkeme koridorlarında da genele yayılması, gerçek demokratik yaşamın Diyarbakır ve Bursa’da yerleşmesi ‘din odaklı’ suni süreçlerle, planlarla, zihniyetlerle mümkün değildir. Din güdümünden hâlâ kendini arındıramamış ve emperyalistin kucağına düşmüş Avrupa halkları şu andaki medeniyete erişmesi dahi, Fransız İhtilalinden günümüze nerdeyse 300 yıl yol kat etmiştir. Evet, Türkiye’nin gerçek demokratikleşmesi ve evrensel sosyal, hukuksal bir topluma dönüşmesi ancak ‘insan odaklı’ yurdunu insanlarını gerçek evrensel anlamda özdeşleşmiş, benliğini/kimliğini pekiştirmiş ancak ırk boyutunu ideoloji ve hedeflerinden soyutlamış halk yığınları; çağdaş ve düşünerek üreten aydınlar-sanatçılar, siyasiler ve toplum örgütleriyle gerçekleşecektir. Ve bu bir zaman meselesidir. İşte Atatürk ve yoldaşlarının devrimleri bir yanıyla din güdümünde yürüyen sistemin/mekanizmanın zincirini kırmışlıktır ve diğer yanıyla gerçek sosyal, hukuk demokratik yaşama erişmeye olanak kılan toplum düzeninin başlangıcı. Belki yukarda vurgulanan suni yanılsamalar olsa da bu gidişatı durdurmak tarihsel gerçeklerle de olanaklı değildir. Sayın insanı odak noktası gören insanlar, gerçek demokratlar ve yurt severler, solcular, sosyal demokratlar, sosyalistler, komünistler, işçiler, emekçiler, esnaf, çiftçiler, köylüler, emekçiler... ve ümmetcilikten arınıp yakalaşık yüz yıllık bir süreç sonucu daha da onun bilincinde ilerleyen HALK olabilmiş sevgili halkımız.., bir birinizin fikirsel farklılığını kabullenme, anlayış ve dayanışma zamanıdır. Yarın bir gün yanılsamalı gidişata ek olarak ahlak polislerini sokakta istemiyorsanız, hiç bir ideolojinin, örgütün, kuruluş ya da kurumun güdümünde olmadan, buna karşı duracak bir kolektif halk olmalıyız. Günümüze kadar ‘yazısız yasayla’ Ramazan da zorunlu oruç tutmanın ‘yazılı yasaya’ dönüşmesini istemiyorsanız, sahte peygamberleler istemiyorsanız, dilenci olmak istemiyorsanız, içenlerin -korku güdüsü olmadan- kimseye zararsız rakınızı yudumlamak istiyorsanız, eşinizle çoluk-çocuğunuzla normal yüzme kıyafetinizle denize girmek istiyorsanız, korku güdüsü olmadan telefonla siyaset, ekonomi ve Atatürk ile ilgili Kürtçe, Lazca Türkçe sohbet etmek istiyorsanız… Saygılarla, Nadir Sayin

    Cevap Yaz
  • Cihat Şahin
    Cihat Şahin 11.06.2011 - 20:04

    Bizim destek çoook efem!
    Önce Allah'tan sonra ehl-i iman olan herkesten! Eh onların sayıları da epeyce var! Bir buçuk milyarcık falan! Yetmez mi onca destek Yanıltan ışıkların mümessili?

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 70 tane yorum bulunmakta