Mutluluğun gözü kördür,
Yalnızlık sağır.
Ondandır biri tökezleyerek yürür,
Öbürü uykusunda bile bağırır.
Mutluluk yalnız kendisini görür;
Unutur bu yüzden ilkin kendisini.
Dinle sevdiğim, bu ayrılık saatidir.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Devamını Oku
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
İşte, sanki az önce yazdığım yazıdaki o pencerenin içinde hanım hanım oturan hanımlardan biri gibi Sayın Öğretmenim, ayağa kalkarak, yazmış olduğu metni okudu. Herkes sustu! Gürültü yapanlar, hadlerini bildiler. Bütün canlılar evlerine, yerlerine, yuvalarına çekildiler.
***
Mükemmel bir yazıydı, Değerli Öğretmenim! Aynen katıldığım gibi örnek 'CUK!..' oturmuş.
***
İşte, kadın gibi bir kadın, sağduyulu bir öğretmen konuşursa, böyle konuşur! Vurdu mu düşürür!.. Dır dır etmez!
***
Geveze şeyler!.. Çen çen çen... Bir erkek; az der, öz der ama nerde? Göster ki göreyim!..
***
Helal olsun bizim kasabın oğluna! Az der, temiz der! Tesirli olur. Peynircinin oğlu, geveze saksağan!.. Karı gibi sakız da çiğniyordur mutlaka bir taraftan. Devam ederse inanın taşınacağım bu evden!
***
Bölümler arasında konu farklılıkları vardır. Bütün olarak algılanan, alınan olmasın!
***
Sözüm meclisten dışarı... :)
(Eceli gelen köpek, cami avlusu ararmış.)
ben de yaklaşık yarım sattir o kanaldayım Mehmet bey..
demek bunların içine ciddi ciddi bir korku düşmüş..bunun başka bir anlamı olamaz!
Öyle şiirler vardır… okurken kendi manasına şapka çıkarır…ve öyle şairler var…suskun anlam denizine balıklama dalar…artık hatalarına bakmadan okuduğum derin bir yürek…tanıyamadığım için üzüldüğüm bir mana adamı…saygıyla eğiliyorum…sevgilerimle…LaraAçanba
öykünü çok okumayı isterim Onur'cum..
bakalım şiirin kadar öykün de iyi mi
Bizim yörelerde bir söz vardır. Öküzün kucağına kavurğa koymuşlar..şeyim yandı diye bağırmaya başlamış…
İllüzyon girdabında ki spiker (ki mesleğinin özü konuşmaktır) fikiri yetmediği zamanlarda ‘fazla konuşuma’ der.
İllüzyon girdabında ki yazar (ki mesleği yazmaktır) fikri-zikri yetmediği zaman yazılmışa ‘laf’ der! yani yazma der!
İllüzyon girdabında ki siyasetci (ki mesleği siyasetir) mecazi anlamda beyinsiz olduğu zamanlarda ona buna şuna görüş bildirmeyin herkes kendi işine bakın siyaset yapmasın der!
Ve bunlar;
Ben spikerim,
Ben Yazarım,
Ben siyasetciyim diye bir de af buyurunuz …… öküzün ettiği gibi ……..şeylerine bakmadan konuşmanın, yazmanın, siyasetin ne olduğunda başkalarına ahkam keserler..
Ve ŞAŞILASI üçününde bir ÖZELLİĜİ vardır!
O dur en mükemmel spiker.
O dur kendince en mukteşem yazar
Siyasetci ise malüm sanır ki o dur Hükümdar..
Bunlar her gün tv de, günlük uğrak yerlerinde, bir wep sitesinde..bakın etrafınıza hemen görürsünüz!
Vay illüzyon GiRDABINDA don.. (imge anlamında) suz düşkünler vay!
KALKTI GÖÇ EYLEDİ AVŞAR ELLERİ
Kalktı göç eyledi Avşar elleri
Ağır ağır giden eller bizimdir
Arap atlar yakın eder ırağı
Yüce dağdan aşan yollar bizimdir
Belimizde kılıcımız Kirmani
Taşı deler mızrağımın temreni
Hakkımızda devlet etmiş fermanı
Ferman padişahın, dağlar bizimdir
Dadaloğlu'm birgün kavga kurulur
Öter tüfek davlumbazlar vurulur
Nice koçyiğitler yere serilir
Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir
Dadaloğlu
Ben de dertliyim laftan... Bitmedi kaç gündür apartmanın önünde tartışması adamların. Kadınlar hamamı gibi... Durup durup alevleniyor kavgaları. Havanda su dövüyorlar. Hanımları pencerenin içinde hanım hanım oturuyor, sanki bunlar burada caddenin kenarında vatanı kurtaracak!
Akşam oldu mu balkonlara kuruyorlar sofrayı, birlikte rakı içiyorlar, hiç bir şey olmamış gibi. Belki bu da bir formül... Belki de bu ülkeyi kafa çekerek kurtarmak da mümkün.
Bu iki aile sonradan geldi. Nereden bulunup geldilerse, geldikleri kesimin adetlerini de getirdiler. Oysa bu çevre çok nezih insanların oturduğu bir yer.
Yatsı ezanı başladı. Müezzin ezan okumaya çalışıyor, iki köpek boyuna havlıyor, onunla yarışıyor. Zaten cadde üstündeyiz. Yolun gürültüsü yetiyor da artıyor.
Şu seçim bitse de şu geveze heriflerin çenesi kapansa! Canıma yetirdiler!..
Çok güzel bir öykü yazmaktayım. Belki sizinle de paylaşırım. Yazma arası, dertleşivereyim dedim.
Sevgiler...
Onur BİLGE
ne güzel söylemişsin feyzi bey..bu kadar traş yeter sahi!
okyanus ötesine selamımızı söyle Anadoludan!
Atatürk topraklarından!
Şok hasta usta
Artık sözcükler de anlamını yatırdı usta
Şok çarşıda
Şok kapıda
Şok mezarda
Şok hasta usta
Artık kavramlar da anlamını götürdü usta
Dincilik
Devlet
Devrim
Halk yasta usta
Artık toplum da anlamını bitirdi usta
Tarikat
Cemaat
Aşiret
İmam peşte usta
Artık gerçekler de anlamını böldürdü usta
İllüzyon
Takiyye
Açılım
Yalan pasta usta
Artık insanlar da anlamını yedirdi usta
Türk
Kürt
Arap
Kul başta usta
Artık emekçi de anlamını yitirdi usta
Çal
Oyna
Yalaka
Cemaat işte usta
Nadir Sayın
Nadir Sayin
LAF
Konuştukça eksilir insan
Gözü döndüğünde hırstan
Savrulur yardan yara
Ruh paramparça
Akıl çepeçevre yara
Yüz kara
Maskara
Tuhaf tuhaf tuhaf
Susarak da savaşılır
Maksat gerçeği aramaksa
Sabır Sabır Ya Sabır
Haykır haykırabildiğin kadar
Haykır
Keyif çakır
Belki deli
Muaf muaf muaf
Akıl tatile çıkmış
Fikir taralelli
Bu yaştan sonra
Çocuk avutmak da varmış
Ninni bebeğim ninni
Bir dağ var masalda
Kaf Kaf Kaf
Bir anadan bir babadan
Kardeş kardeşe düşman
Aman aman ha aman
Biraz ümit biraz da
Havf havf havf
Gümüş söz paslı teneke
Sükût altın pırlanta
Birikmiş bin kıranta
Hakaret eden de var
İftira atan da
Gördün mü böyle adet
Ananda atanda
Gaf gaf gaf
Kim
Nerde
Ne yapıyor
Ne yapsın
Zaaf zaaf zaaf
Keyfinin kâhyası mısın
Sana ne ondan bundan
Kim ne yaparsa yapsın
Saf saf saf
Züğürdün çenesini yorar
Zenginin malı
Konuşulacak yerde konuşmalı
Susulacak yerde susmalı
Lâf lâf lâf
Onur BİLGE
Bu şiir ile ilgili 70 tane yorum bulunmakta