Yalnızlığa! ... Şiiri - Alparslan Çolakoğlu

Alparslan Çolakoğlu
183

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Yalnızlığa! ...

Çiçeklerimiz avuçlarımızda soldu
Irmaklar kurudu gözlerimizde
Sevgilim, nemli kipriklerimizdir yas tututan (sevdamıza)
Aşk; kanatan acıtan bir yara artık
Sana-bana paysız sunaklar
En derinimizde, iliklerimizde adeta sızımız
Seni seviyorum diyen dillerimiz lal artık
Gör bak; yüreğim ezim ezim yokluğunda
Şimdi gözlerimle hasreti süzüyorum sen yerine
Endamın meltem esintisi seyrüsefer zamanlarıma
Gülüşün yaralı yanıma avuntu
Dermanı yok dizlerin inadı daha ne kadar sürer bilmem
Yalpalıyor serçe yeli bir dokunuş bekliyor bedenim
Tenime yel değdiğinde yıkılıp kalırım orta yere
Kaldıranım olmaz..
Bu yokluğa-bu ayrılığa-bu yalnızlığa bu can dayanmaz
Savruluştur bilinmeze bu halim
Lamekan diyarların gezineniyim kaç zamandır
Anlık gülüşler gibi yitiyorum gülüm
Karanlığımın ay perisi-gözlerimin feri
Sendin düşlerimin mavi gülüşlü yareni
Kime sığınayım şimdi kime sarılayım
Kimsesizliğin resmine boyanıyorum sensiz
Eylül’e daha çok var oysa
Henüz zaman nisan diyor
Ömrümüz sararıyor,buruşuyor
Çiçeklerimiz yeşermiyor
Tabiat küs duruyor
Tuzuna srılıyorum yine,sızına..

Alparslan Çolakoğlu
Kayıt Tarihi : 8.7.2009 12:18:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Yalnızım..

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Derya Keskin
    Derya Keskin

    Ah bu dilimizde lal olupta söyleyemediklerimiz..
    ah bu kör beklemeler...
    kıskandırıcı bir anlatım..
    lal oldum,,

    gönlünce,,

    Cevap Yaz
  • Mücella Pakdemir
    Mücella Pakdemir

    Gönül eşini her an yanında ister ama Nisandan Eylüle kadar sabır diyorum. Kutlarım..

    Cevap Yaz
  • Fatma Durna
    Fatma Durna

    Ne denirki böylesi bir hüzne... Ayrılık acısı, vuslata özlem, umudun tükenişi ... Herşey var şiirde. İnsanı bir hüzün deryasına sürükleyip boğan.

    Bu duygu etkileşimini veren dizeler için yürekten kutluyorum Alparslan bey.
    Çok güzeldi şiiriniz.

    Cevap Yaz
  • Saadet Ün
    Saadet Ün

    Dermanı yok dizlerin inadı daha ne kadar sürer bilmem
    Yalpalıyor serçe yeli bir dokunuş bekliyor bedenim
    Tenime yel değdiğinde yıkılıp kalırım orta yere
    Kaldıranım olmaz..


    Hangimizin kaldıranı olur ki...
    Düşmeye görsün insan...

    Yalnızlıktı okuduğum ve yılgınlık...

    Hüznüm arttı...


    Kutlanır mı böylesi bir hüzün... yok
    En iyisi susmak ve sessiz sedasız çekilmek sayfadan...


    Saygı ile

    Cevap Yaz
  • Hidden World
    Hidden World

    Özletmeyin Azrail’i..Ayartmayın yalnızlığı aleyhime.
    Kurban edin beni düşsüzlüğüme..
    Daha fazla zorlamayın öyküsüzlüğümü.
    İsnat edilen tüm suçları kabul ediyorum.
    Suskunluğum/ tek suçum..”

    Ben ki; suç mahallinde yüzlü kirli bir çocuğum. Üstüm başım hazan. Görüyorum ki; çoktan kurulmuş sandalyeler, tam orta yerinden vurulmayı bekliyor gövdem. Birazdan ayıklanır yüreğim köklerimden. Ben ki; üstü örtülmüş karanlıkların tek müsebbibi, ben ki; tüm günahların ev sahibi. Soluğumdan çekin ellerinizi.Çekin ellerinizi gövdemden. Çekin gözlerinizi geleceğimden. Özletmeyin bana Azrail’i.Bedenim çamurdan ibaret. Bırakın bulansın yüzüm öyküsüzlüğüme.

    Masalım / Kırıklarım, oyuncaklarım. Hepsi darmadağın işte. Arama beni “ bende “ .Kayıplardayım. İçimdeki çocuk depreşti / sadece suskunluğum nüksetti.Farkındayım, tükenen kelimelerimin sende açan yaranın büyüklüğünü. Ne olur sen bari anla beni. Başarabildiğim, umutlanabildiğim tek varlık sensin. Tutunduğum, kendimi bulduğum, kendimi kendimle yendirip sende kendimi var ettiğimsin.

    Ne olur sen bari anla düşsüzlüğümü/ öksüzlüğümü. Kapadıkça açılan yaralarımı bari sen yama. Ört üzerimi yoksa..Yoksa ben bende tükenecek.

    Eksik kaldığımı, seni senle başbaşa bıraktığımı söyle..Senin dışındaki herşeyden kovulan bu yürek, senden başka hangi izânın ayak ucunda avunur söyle.Susma ne olur.Beş para etmez bir gölgem duruyor önümde.Sende bana ait ne kadar eksik varsa söyle.Tamamlayamadıklarımı, yamayamadıklarımı anlat bana.Gülümse sen, içindeki birikmiş tüm sözcükleri anlarım ben. .Senden başka bilmediğim lisana inat öyküsüzlüğüme, öksüzlüğüme bir anlam daha katarım.Yeter ki sen söyle...

    Ben ki, seni en az senin beni sevdiğin kadar sevdim.İnkar etmiyorum, bazen seni suskunluğumla başbaşa bıraktım.Bazen de boşluğa saldım seni.Ama her zaman sevdim; en azından senin kadar sevdim..Unutmanı istemediğim tek bir şey var.Ben ki, her çicekten bal almaya yeltenen bir arsız değilim.Ben ki, uğradığı her limana zehrini akıtan yabancı uyruklu bir gönül hırsızı değilim..Ben sadece, unuttuklarımı unutmaya çalışan imlasız çocuğum, gözünde yağmuru eksik olmayan...

    Söyle ne olur seni bensiz mi bıraktım ? İçimdeki hangi söz, hangi cümle, bensizliğin kanıtı ?
    Sor bakalım kalbine..Seni hangi gölgeye emanet ettim ? Bedel ödeyeceğim diye kimin diyeti bildim seni ? Kovulduğum yüreklere yüzümü bulayan ben, suskunluğun dilinde kanıyor. Sanki susmaya yeminli. Sanki konuşmamaya sözleşmeli. Benimkisi sadece ihtimalleri ayıklanmış çığlıklar.Aldırma alıngalıklarıma..Aldırma kendimdeki susmalarıma.Öyküsüzlüğüme denk geldi ağlamalarım..Suskun muyum yoksa, içimde sana yakılmış ağıtlarımın sesini duymuyor musun yoksa ?

    Ey hazanı bol mevsimin bahara bakan yüzü,

    Ayak uçlarımdan hayat çekilirken canını canından çekme zamanı mı şimdi ? Bırak ellerin değmesin ellerime. Varlığıma tutunyeter.Karanlığın içinde bir mum yakıver. Ellerini gökyüzüne çevir. Adını bırak dudaklarıma. Gidebildiğin yerde değil, yaşadığın yerde nefes al. Her gece başını koyduğun yastığı göğsüm bil. Akıt gözyaşlarını benim için. Bırak aksın içimdeki kabuk bağlamış yaralar. Kırıklarımı topla şimdi. Mevzini değiştirme silahı kırık asker. Sadece menzilini seni” sende ” / sadece sen diye sevecek bu yüreğe çevir. Her satırımın bir masal olduğunu bil. Her nefes alışımı dua. Bana dönüp nerdesin diye sorma. Gögüs kafesinin üstüne koy elini ve gözlerini kapa.
    Ben nefes aldığın yerde olacağım.
    ..

    Zaman, ne yaşanacak kadar muhteşem,
    Ne de ölüme koşacak kadar berbat..

    ……………
    Ait olduğun yerde kal..
    Sadece bir anahtar deliğindeki ışığa çevir yüzünü..
    Gülümse sadece..
    Varlığını sun..
    Aitliğini değil…
    Geçmişini, geleceğini bırak orada..
    Bir masal ol içimdeki çocuğa…


    Sakın sakın…
    Suskunluğuma aldanıp bendeki seni yorma..
    Sadece, gülüşlerini pencereden bırak..
    Kim bilir o gülüşlerin bir gün umut olur bir yüreğe…

    Masalım,
    Kırık kanatlarını sar şimdi.
    Sar ki;
    Düşsüzlüğün içinde üşüyen bu yüreğe kanat ger..
    Beni “ bildiğim “ kadar değil,
    Bilmediğim kadar sev..

    YALNIZ DEĞİLSİN.....................



    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (12)

Alparslan Çolakoğlu