Izdıraplı bir ruhun, feryadı gibi acı,
Elem veren sözlerde, günah kadar yalnızım.
Bahtıma düşen ah’ın, bedduası yabancı,
Sitem eden gözlerde, nigah kadar yalnızım.
Notaların hükmüyle, gönlü huzurla dolan,
Cihanı seyre dalıp, kalbi canana varan,
Mızrabı çöpe atıp, hüzün nağmesi çalan,
Teli kırık sazlarda, semah kadar yalnızım.
Gecelerin koynunda, hayallere yakaran,
Bir dilek umuduyla, yıldızlara yalvaran,
Ömür denen yollarda, çilelerle ağaran,
Saçtaki beyazlarda, siyah kadar yalnızım.
Kimsesiz bir dergâhın, kapısında kalınmış,
Gözünden uykuları, haram sayıp alınmış,
Bahara inat edip, güneşleri çalınmış,
Gün doğmayan güzlerde, sabah kadar yalnızım.
Hep dermansız kalsam da, lütfetmem ilacına,
İpek olsa dokunmam, vefasızın saçına,
Sahipsiz kurşun dolu, bir namlunun ucuna,
Baş eğdiğim dizlerde, silah kadar yalnızım.
11 Eylül 2007 01:20
BURSA
Kayıt Tarihi : 16.9.2007 21:53:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yalnızlığın o kadar çok hikayesi var ki....
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!