Ey yalnızlık! Kimilerine göre çileli
Giyenleri dağlayan cefalı bir kostümsün sen
Ama benim, kendimi bildim bileli
Peşimi hiç bırakmayan, tek vefalı dostumsun sen
Hemen her sabah, hanemle vedalaşır, yollara düşerim
Her zaman olduğu gibi, yalnızımdır yine
O kadar yalnızımdır ki
Bazen gölgem bile, fazlalıktır yanımda sanki
Güneş doğar doğmaz, sindiği yerden çıkan gölgem
Bir türlü peşimi bırakmaz
Âdeta beni tiye alan muzip bir rakip gibi
Kâh eğilir kâh küçülür, kâh benimle boy ölçüşür
Güneş doğar doğmaz dedim ya, iyi gün dostluğu bu
Kim sevmez kim olmaz
Ama hava bir bulutlansın, tarrakalar inletsin göğü yeri
Tam bir sükût kesilir etrafım
Beni artık, gölgem bile arayıp sormaz...
İnanmayın görseniz de, beni milyonların arasında siz
Yalnızımdır ben yine, yapayalnız, kimsesiz
Ey yalnızlık! Bu nasıl bir vefa
Belki seni binlerce defa, insan selleri arasında boğmaya
İstenmeyen bir kedi gibi, otobüs duraklarına
Pazar kalabalıklarına, bırakıp kaçmaya çalıştım
Ama sen… Nasıl bir bağlılıksa bu, nasıl bir edep
Gölgemi dahi kıskanacak kadar
Bana tutkun bir dost durdun hep
Ey yalnızlık!
Ey bütün ayıplarımın içerisinde kaybolduğu halvet çadırı!
Ancak senin hâlinden, bazen küf kokulu
Bazen dert dokulu, bazen de dudak bükülü zamanlar anlar
Hani düş denizinin dağvari dalgaları arasına daldığım
Parmaklarım şakaklarımda, düşünce dehlizlerine gömüldüğüm
Veya pabucumun burnuyla, yere birkaç çizgi çizdiğim zamanlar
Her günbatımı, gölgemin ölüm saatleridir
İçimdeki derin camilerde, yanık salalar verilir...
Ama ertesi sabah, yine aslıyla buluşur gölgem
Sanki yepyeni bir haşirle, yeniden dirilir...
Ey yalnız zamanlar! Yalnız zamanların hâlinden
Yalnız, yalnız yaşayanlar anlar...
Kayıt Tarihi : 12.4.2007 16:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!