Önce lodosumuz vardı
Sonra yağmur, sonra kar
Ve ufukta kaybolan toz bulutu adamlar…
Sırtımızda mintanımız
Yaşamak ve ölmek imkanımız
Cepkenimiz
Her yokuşta uyluğuna yaslandığımız…
Kardan beyaz, yağmurdan aksaktı
Saksılarda büyüttüğümüz çiçekler
Hiç ıslanmazdı, gocunmazdı bulut yarasından
Her lodos kıtalarca savrulur
Her poyraz kan kurutur
İster yağmurlar yıkar sel olur yer yer
İster beyaz ülkelerce buzul…
Ve günlerden hangi gün bilinmez
Erken kurulur kıyamet
Aksilik ötesi bir hoyratlıkta
Henüz gün doğarken kopar tufan
Tuttuğumuz yerden kırılır şemsiyemiz
Uykulu ovuşturduğumuz gözlerimizden…
Mantarlar, yerden mantar gibi biten mantarlar
Korudular küllenen kahverengi şemsiyeleriyle
Kaküllerini
Köksüz, palansız gövdelerini
Yan yatıp-çamura batıp
Ecnebi çayırlarınca sulanıp
Çiftlik domuzlarıyla aşina
Gölgelerini korudular selvi ağaçları…
Çınarlar
Geniş tabanlı iri ağaçlar
Altı asırlık
Hayatlarını
Geniş tabanlı ayaklarını
Gök gürültüsü ile medfun
Kırdılar kınlarında kılıçlarını…
Kayıt Tarihi : 8.4.2007 23:37:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!