Elli dokuz senesinde:
Gurbetin yoluna düştüm.
Bunca zaman geldi, geçti;
Ben gurbetten dönemedim.
Altı çocuk, altı torun:
Babasıyım şu anda ben.
Doğrusunu sorarsanız:
Bıktım, usandım gurbetten.
Akşam, sabah özlüyorum:
Sıladaki yavruları..
Gitti yanımdan çocuklar:
Kapattım ben kapıları..
Ne İsmail., ne İrfandan,
Ne küçük bizim Aliden.:
Gelmedi bir gür ses bana:
Dönsem şu gurbet elinden..
Benimde kaderim böyle:
Kalıyorum ğurbet ele.
Yalnızlığı çeken bilir:
İşler, gider ta ciğere...
Artık çok zor oluyor:
Ğurbette akşam etmek.
Öyle kolay değildir:
Ğurbette yalnız kalmak.
Çoğu kerre düşünürüm:
Gelinler ile kızları.
Yavrularım çeker durur:
Anayla, baba hasreti.
Tek başına dolaştım ben:
Ğurbet ele,ğurbet ele.
Babam öldü, anam yaşlı:
Kimler tutacak bu ele? .
İstanbuldaki evimde:
Şimdi neşe ve sürür var.
Yalnız kaldım ğurbetlerde:
Benim için kim ağlar?
Emreyle, Emirhanla:
Biraz burda nazlaştım.
Enes, ufuk,Bediri,
Zeynebi çok özledim.
Bir çıkış arıyorum:
Bir türlü bulamadım.
Yalnı kalınca yine:
İnanın çok usandım.
Ey güzel çocuklarım.
Okuyun şiirimi...
Bir gün gelir babanız:
Kapatır gözlerini...
O zaman unutmayın:
Fatıha göndermeyi.
Son dileğim sizlerden:
Unutmayın Mevlayı.
29.07.2006 almanya
Ali SandıkçıoğluKayıt Tarihi : 31.12.2015 23:01:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!