Özleyebildiğin kadar özle, parmak aralarında gidip gelen parmak uçlarımı.
Çünkü, bundan sonra herhangi bir kışta dahi ısıtmayacaklar ellerini,
Yanaklarından süzülmeyecekler döktüğün yaşlar gibi.
Sadece, son bir kez sallanacaklar gözlerinin içine baka baka,
Konuşmayacaklar ama, anlayacaksın 'elveda' dediklerini.
Saklayabildiğin kadar sakla duygularını gizli şarap mahzenlerinde.
Unutma; yalnız kalan kalpler sürekli aşk pıhtılar,
Elbet birgün açılacak kapılar ardına kadar ve yakalanacaksın sen de.
'Güllerin içinden gel'en şarkılar, doldurmayacak kadehlerini,
Her nakaratta daha çok bağıracak hücrelerin; şerefsizliğe!
Duyabildiğin kadar duy çığlıklarını yalnız kadınların,
Hepsi bakıma muhtaç, şizofren, müptezel, baygın...
Varlıkla bütünleşerek, yoklukla savaşarak kaybedilen aşkları için,
Yeni kahramanlar arıyorlar kendilerine.
Seni başkalarına armağan edişlerimse hep bu yüzden sinsice.
Gidebildiğin kadar git uzak ülkelerin bilinmeyen diyarlarına.
Her adım başında yakalandığın mayınlara basarak git.
İçinde patlayan onca duyguya rağmen yaşamaya mecbur bir asker gibi,
Kanında saklanan tüm allıkları yüzüme sürüp git.
Sadece, bir aşk için heba olan yaşama, hayatın inceliklerini anlatma.
İnsanız nihayetinde, düşer omuzlarımız,
Yaşanan ne varsa senle, utanmadan dokunurlar gurura.
Artık bense, ardından yakacağım tek bir sigaraya, küfredeceğim ustalıkla.
15dokuz10 | 18:20
MerveCeylan.
Kayıt Tarihi : 19.3.2011 00:47:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!