Uzun soluklu bir dans, yalnızlık; ölüme denk düşen: Usumda bir çift kırmızı, sihirli pabuç. Oysa hiç kırmızı ayakkabılarım olmadı. (.......
...................! ?) Neleri yüzüme vurmazdı ki kırmızı ayakkabılarımın yokluğu. Hem kim bilebilirdi, kim, kırmızı ayakkabılar benim için ne demekti? Onlar nerden bilecekti, ama bilmeleri lağzımdı işte. Nasıl anlatılabilinirdi nasıl, hiç giyilmeyecek bir şeyi istemenin izzahı olmayan mantığı: Kendime anlatabilmiş miydim? Yinede neden olmasındı! ..
Olması bana ne verirdi -ki hala meçhulum: Kırmızı ayakkabıların neydi, bendeki karşılığı? Bire bir yaşama duyulan özlem! Sade, sıradan biri olma isteği! Düşünsel olgunluğun ertelenişi...! Farkındasızlık. Oluruna yaşamak mıydı?
Değil mi? ki; yalnızdaki usum, germecelerinde, çıkılmazımın tikelliğine? Vede, yalnızlığımın sarkacında, boş salıngaç, seğrine daldığım: Umuda özlem bile değilse… Farkındayım! Farkındayım; farklılığımın! ! !
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.