Yalnız bir adam tanırım
Çocuklarının biri Avrupa' da
Diğeri Amerika'da
Gelemiyorlar da kendileri yanına
Arkadaş olsun diye
Köpek almışlar babalarına
Hadi sende vur
Adettendir,seven vurulur
Sevilenindir gurur
Sevgi dolu dizgin
Sevgi içten
Sevgi savunmasız
Devamını Oku
Adettendir,seven vurulur
Sevilenindir gurur
Sevgi dolu dizgin
Sevgi içten
Sevgi savunmasız
Oğlum Var Diye Güvenme
Oğlum var diye güvenme
Bir el kızı girmeyince
Dostum var diye güvenme
Başa bir iş gelmeyince
...
Revaî hep elden sayar
Demez ki oğlum kızım var
Daha onlar benden umar
Nedir halim bilmeyince
Molulu Aşık Revaî
*
Bazen insan hayıflanıyor.
Babalar bağban olduklarında herkes salkım salkım üzüm yer, ancak evlatlar olunca, babalara tane tane vermezler bile...
Maalesef yedir - içir, yürüt - büyüt, sonra da arkalarından baka kal.
Yine maalesef diyeceğim, evlatların makbul gördüklerine, çok kıymet bildiklerine (!) analar, babalar ses çıkarmazlar, adeta boyun büküp olanları kabullenmiş görünürler.
Eh!.
Bugün bana, yarın sana!..
Gerçek sadık dost bir köpek yerine, evlatlarınız da size iki adet alıverirler. Birini anaları, birini babaları gezdirir. Köpek gezdirme vesilesiyle de hareket etmiş olurlar ne de olsa.
Hayatın acı gerçeği...
*
Günün şiiri vesilesiyle siz değerli dostu gönülden kutluyorum.
Daim olun.
Sevgi, saygı ve selamlarımla değerli İnci Hanım.
tebrikler günün şiirine şairine
biraz serzeniş biraz sogu kutlarım
BABA VASİYETİ
................Mümkün değil
....................Biliyorum
........................Size hasret
.............................Gidiyorum
Kayar yılan günler akrep geceler
Engerek saatler ömür de biter
Uzaklarda mutlu olun eceler
Toprağa karışır özlemler yiter
Ölüm haberimi duyamazsınız
Kimseyi yerime koyamazsınız
Evlât ölçüsüne uyamazsınız
Sessiz ayrılığım sizlere yeter
Kimine geniş yer kimisine dar
Toprağın altında kesişir yollar
Huzuru Mahşerde hesabımız var
Allah’ın önünde dökülecek ter
Toprağı görmeye gelin arada
Tırnak izleriniz durur yarada
Dünyada yananlar yanmaz orada
Cehennem bedeni cennete iter
Aşk cehenneminde yaşadım zaten
Sönmedi yanıyor yüreğim ve ten
O/Nur/da kömüre dönüştü beden
Yeter kavrulduğum Allah’ım yeter
Yeter kavrulduğum Allah’ım yeter
Onur BİLGE
" BABAN" Demişti Adam
İyi hissetmiyordu
Hoş değildi durumu
Ne olusa olsunla
Kırmıştı gururunu
Onun en son arzusu
Görmekti torununu
Beş yıl önce görmüştü onu
Tavan arasından indirdi
Tahtadan bavulunu
Aldığı hediyeyle doldu bavulu
Gidip giydirecekti öpecekti onu
Ümitle başladı
Meşakkatli yolculuğu
Ovdu durdu dizini
Sonu gelmez yol boyu
Çileye razı oldu
Bekliyordu torunu
Gün batımı ulaşmıştı adrese
Heyecandan olmalı
Elleri titriyordu
Usulca bastı kapı ziline
Torunu çıkıverdi, kapının eşiğine
Çocuk bağırdı,
Dilenci geldi anne
Oysa sevgiyle bakmıştı
Torunun gözlerine
Oğlum o senin deden dedi annesi
Anlamamıştı çocuk
Kim bilir kimin nesi
Kollarını açmıştı
Oysa dedesi
Buyur etti gelini
Hoş geldin dedi
Öptü elini
Koşarak uzaklaştı oradan çocuk
Adam açtı bavulu elinde gocuk
Ağustosta bu ne dedi gelini
Adam usulca çekti
Havadaki elini
Elinde gocuk ile yaklaştı torununa
Giydirmeden takıverdi
Torununun koluna
İlgilenmedi çocuk
Hediyeyi attı kolundan
Oyuncak oynuyordu
Ayrılmadı oyundan
Atma oğlum dedi hediyesi dedenin
Dede olsun dedi
Kışın giydirin
Ter içinde kalmıştı ayakta yorgun adam
Gelin sediri gösterdi
Oraya otur babam
Oğlunu sordu yavaşça
Haylaz oğlum nerede
Biraz geç gelir dedi gelin
Sanırım meyhanede
Hoşuna gitmemişti
Evdeki durum
Sen niye geldin dedi
Yerdeki torun
Senin karnın da açtır değil mi
Dedi gelin
Aç isen köfteciye
Bir telefon edelim
Zahmet etme kızım dedi adam
Ben bir şeyler getirdim
Sen bir çay koy kızım
Peynir ekmek yiyelim
Yalvar yakar kucakladı torunu
Hasretle öpüp kokladı onu
Çocuk iki eliyle sıkıyordu burnunu
Sen ter kokuyorsun dedi kaçtı elinden
Adamcağız kıpkırmızı oldu
Utanmıştı gelinden
Öylece oturdu
Sedire ses etmeden
Tam bir hayal kırıklığı o anki yaşadığı
Yorgunluktan uyuyakaldı kafa yandan aşağı
Gelini baba dedi elinde çay bardağı
Peynir korsun deyip
Bıraktı boş tabağı
Gel beraber yiyelim dedi adam
Gelin dedi ki
Biz tokuz sen ye babam
Yakasına peçete koydu
Dökülmesin diyerek
Düşen peynir kırıntısını
Almıştı eğilerek
Yiyemedi adamcağız
Lokma boğazda kaldı
Yorgunluktan öylece
Hemen uykuya daldı
Vakit çok geç olmuştu
Gürültüye uyandı
Gördüğü gerçek değil
Belkide bir rüyaydı
Tartışma yaşıyordu
Oğlu ile gelini
Her yeri ağrıyordu
Zor doğrulttu belini
Oğlum bu ne haldir
Bunca zaman neredesin
Oğluysa cevap verdi
Baba sen niye geldin
Kısık bir ses tonuyla
Torunumu özledim
Öylece çekildiler
Kendi odalarına
Çaresiz adamcağız
Uyku haramdı ona
Zorla ulaştı adam
Gecenin sabahına
Daha gün ağarmadan
Çıktı evlat evinden
Bilet alıp bekledi
İlk yolcu treninden
Genzine akıyordu gözlerindeki yaş
İçi kan ağlıyordu ağır geldi ona baş
Eve zar zor ulaştı
Yorgun ve yaşlı beden
Mutlu olması için
Kalmadı hiç bir neden
Güzel bir uyku için, girmişti yatağına
Kafası takılmıştı oğlunun batağına
Sanki son uyku gibi
Gözden akmıştı yaşı
Uykuya dalar dalmaz
Yastıktan düştü başı
Günler sonra bulundu
Çürümüştü naaşı
Eşi dostu toplanıp, kaldırdılar naaşını
İmam tarih çızdırıp, dikti mezar taşını
Ertesi gün koşarak geldi vefasız oğlu
Evi barkı satarak, gitti akşama doğru
Evi alan kişiler
Bir not buldu dolaptan
İki dörtlük yazmıştı
Ölmeden önce adam
"Bak oğul bu ders bana, imanı kazandırdı
Öyle huzur verdi ki, sonumu hızlandırdı
Babamı hatırladım, o da yapayalnızdı
Son anda yaradanım, bu şiiri yazdırdı
Bana miras kalmıştı bir beddua babadan
Babam nadim olmuştur, bu ettiği hatadan
Ben hayır diliyorum, uzağım bedduadan
Deden beni bekliyor, geçmek için sırattan"...
Titrek imza çızdırıp
"Baban" demişti adam...
Kayıt Tarihi : 4.5.2016 00:16:00
Allah herkese hayırlı evlatlar versin babalarını en az hayvanlar kadar sevsin demek geldi içimden konu çok önemli duyarlı yüreğinize sağlık günün şiiri olmayı çoktan haketmiz canı gönülden tebrik ediyorum
Tekrar şiirdeydim. Bir kez daha okumak iyi geldi. Kutladım güne düşen dizelerinizi ...
Doğup, büyümek ve yaşlanmak hepimizin gerçeği.Bazen gençlerin yaşlılara ayıracak zamanları olmuyor mu, olamıyor mu bilmiyorum, ya da dünya gerçekten bir savaş alanı oldu da herkes kendi başının derdine mi düştü ...?
Bunu irdeleyecek olan toplum bilimciler vardır da;
benim yüreğim, herkesin bir gün yaşlanacak olduğunu , 'ne ekersen onu biçersin ' sözünün gerçekliğini anımsıyor...
Hem yaşlanmak , sağlık içinde yaşlanmak nasıl bir nimettir. Keşke herkese nasip olsa ...
İster yaşlı , ister genç olsun herkes yerini, zamanını bilip , elinden geldiğince insani değerler içinde görevini yaparsa ortada sorun diye bir şey kalmaz .
İnsan iki kez çocuk olur derler, yaşlılık da ikinci çocuklukmuş... Ufacık sevgiler, bir kaç dakika can kulağı dinlemeler yeterlidir aslında ...Ama bazen o bile çok görülüyor...
Günümüzün önemli bir problemi ; hele ki büyük kentlerde kaybolmak, kalabalıklarda yalnız olmak...
Güzeldi tekrar okumak. Emeğinize sağlık İnci Hanım'cığım. Kaleminiz daim , yolunuz hep açık olsun.
Seçici kurula ve size çok teşekkür ediyorum.
Selam ve saygımla...
(Cevap yazdığınızı da şimdi gördüm. Dert etmeyin lütfen. Ben sizin o güzel yüreğinizi tanıyorum. Ve kocaman sevgiler gönderiyorum)
İçli bir hikayeyi manzumlaştırmış şair.. Ana temadan çok ana konusu var şiirin . Çağımızda yaşlılık ve yalnızlık problemi..
Teşekkürler ve tebrikler
Süperrr......
Bir baba yüz evlada bakar yüz evlat bir babaya bakamaz vakası yaşanmış şiirde...
Dünya ekonomik sistemi insana özgürlük adı altında insani bağları kopartan kopuşu dayatmıştır...
Bireysel ego insanlığını yitirmiştir.
Anne ve babasına iyi davranmayanlar bunun bedelini anne ve baba olduklarında ve bakıma muhtaç kaldıklarında ödeyecekler.
Kutlarım güne düşen şiirinizi İnci hanım. Saygılarımla.
HUZUREVİ KADER Mİ?
“Babalar evlatlarına bağ bağışlarmış ve lâkin evlatlar babalarına bir salkım vermezlermiş…”
Kimselere sitem etmeye hakkımız ve zamanımız yok aslında.
Çünkü zaman çok kısa.
Hele hele varış çizgisine, her gün biraz daha yaklaştığımız kısa mesafeli sonbahar koşusunun son metrelerindeyken…
Ne Avrupa, ne Amerika görmüşlerden medet umacak halde değiliz…
Sanki Avrupa görmek, Amerika’da yaşamak çok matah bir şeymiş gibi…
Diyeceğim ki, keşke biz bize kalsak; medeniyet dedikleri bizden uzak olsa… İşte gerçek insan kıymeti bilmenin ne olduğunu, aile bağlarının, büyüklere sevgi ve saygının ne olduğunu bütün dünyaya öğretiriz öğretmesine de…
Büyütüp besleyene, bağlılığın, sadakatin nasıl olduğunu bilmeyenlere, bir köpek kadar bile olamamış ‘zavallılar’ demekten öte başak ne diyelim…
Yine de diyemiyor dilimiz, gönlümüzden geçen bu yakıştırmayı…
Kendimizden bir parça…
Kendi gibi olamamış yahut kendimiz gibi yapamadığımız, yetiştiremediğimiz, değerlerimizi öğretmediğimiz kendimizden biri…
İşte bunun içindir ki, gönülden geçeni dil söyleyemiyor.
Bir can, canlı bir mahlûk istiyor insan.
Yanıbaşında hareket eden, kendine sadık, kendine dost…
Sevebileceği, sıcaklığını hissedebileceği; çıkarsız, bir can, yoldaş…
Kader mi?..
Böylesine sadakat gösteren bir canlıya evet.
Lâkin düşünmeden de edemiyorum…
Neden kendimize sadece çok sevebileceğimiz, hatta bağlanabileceğimiz bir köpeği lâyık görüyoruz?
Yalnızlığın Allah’a mahsus olduğunu unutup, neden kendimize denk, ruhumuza uygun biriyle kalan mesafeleri birlikte yürümeyi düşünmüyoruz?
Çocuklar istemedikleri için mi, yoksa böyle olması gerektiğine inandıkları için mi?
Mal, mülk…
Kime kalmış ki, dünya malı, mülkü?
Hâsılı az olmuş, salkımla yaşanmış; çok çok olmuş, talkımla yaşanmış…
Yaşayan bilir…
Köpek deyip geçmiyoruz.
Karşılığı sadece iki lokma yiyecek ve okşanmayı, sevgi gösterilmeyi bekleyen dost, sadık köpek…
Her daim başında bekleyecek, seninle nefes alıp verebilecek başucu arkadaşı…
Huzur bulsunlar evlatlar!..
İki damla gözyaşına mal - mülke konsunlar…
Yine de evlat işte…
Sahte de olsa yeter ki, ağlamasınlar!..
*
Antoloji’de günün şiiri olan bu güzel eseri zevkle okutan değerli şairi İnci Germenliler Hanımı gönülden kutluyorum.
* Antoloji ‘Seçici Kurulu’na da çok çok teşekkürler.
Sağlık ve huzur sizinle, eserleriniz bizlerle olsun İnci Hanım.
Sevgi ve saygı rüzgârları esenliğiniz olsun.
01 Şubat 2017
Hikmet Çiftçi
Bu şiir ile ilgili 14 tane yorum bulunmakta