Yalancı Tanık Şiiri - Ömer Faruk Hatipoğlu

Ömer Faruk Hatipoğlu
30

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Yalancı Tanık

tanrı yalancı dedi şaire
siz tanığı dediniz çağının

doğru
maskeli şahinler mahkemesinde
güvercin aklığından yana
yalancı bir tanığım

çocuklar öldürüldü gözlerinden
namlu gözlü büyüklerce
çekip memesinden dünyanın
tamu emzirtilen çocuklar
kör gördü, şaşı dünya
dilimden duman tütüyor tanıktır
kızıl çul dağdan dağa yazıyor
yalanım var mı
! ..
var

gelin bir tank resmi yapalım
uzatıp uzatıp parmağımızı
demir ejderha bir tank
topunun karşısında bir çocuk
ayazda serçe
ayazı titretiyor
bir anne yırtınıyor
yırtıyor gökyüzünü,yaşayan bir yıldıza dek
top namlusu bakarak
bakarak çocuğa ağlıyor
namlu hiç ağlar mıymış
bu işte benim yalanım
ben bu yüzden
hem tanık hem yalancı

yalancı bir tanığım otuz iki dillinin
tanığı dilsiz mahkemesinde

sayın kan içre dolaşan heyet
sayın et üye,sayın başkan kemik
ve düşlerimi tutuşturan jüri:
çekilmiş ilik
topunuza karşı
tanığıyım her ölümün
ölüm kapı kapı gezen
sakatlanmış,geri çevrilemez dilenci
tanığıyım
yüz yıl sonrasına gidip gelerek
elimde güneşli günler belgesi
yalanın ‘doğru’lduğu bu yerde
elbette ki yalancı
yalancı bir tanığım

yarasanın gündüz mahkemesinde
gecenin dilinden konuşurdu
bir şahinin pençesindeki serçe

Ömer Faruk Hatipoğlu
Kayıt Tarihi : 6.7.2006 12:50:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ülkü Şahin
    Ülkü Şahin

    Dedi de hangi şaire dedi Ömer bey? Keşke 'SURE-İ ŞUARA' daki konuyla ilgili diğer ayetlerin meallerini de buraya aktarsaydın! Yani 220. ayetten sonraki ayetleri. O zaman şiirinizi okuyanlar Allah (cc) ın hangi şairleri kınadığını ve hangi şairleri onadığını bi-hakkın öğrenmiş olurlar dı. Zira Allah azgın, yalancı, mübalağacı, gayr-i meşru şeyler yazan şairleri kınıyor sadece! Müspete, iyiye, hakka, hakikate, dine diyanete hizmet eden ve de şahsına yapılan saldırılara cevap veren mazlum şairleri değil! Belki sen bunları bilerek gizledin?Sırf Kur'an'ın adalet-i mahzasına gölge düşsün diye? Ama 'İLAMİYET GÜNEŞ GİBİDİR ÜFLEMEKLE SÖNMEZ, GÜNDÜZ GİBİDİR GÖZ YUMMAKLA GECE OLMAZ. GÖZÜNÜ KAPAYAN YALNIZCA KENDİNE GECE YAPAR!' Şair bey. Sen söylemedin diye başkaları da mı söylemeyecek sandın olayı? Söylerlef efendim söylerler hem de açık, açık ve de gerekenleri bazan büyük harflerle söylerler de cümle alem öğrenir bilesin!

    Cevap Yaz
  • İdris Esen
    İdris Esen

    'DALMA HER VADİYE, EY ŞAİR' adlı şiirimi okumanızda fayda görüyorum, affınıza sığınarak; tam da bu konu işlenmiştir.
    Saygılarımla

    Cevap Yaz
  • Onur Bilge
    Onur Bilge

    KIZIL ÇUL ne demek? Açıklama istiyorum şairinden. Çul, ayaklar altına serilir.Ne demek istiyor?!..

    Cevap Yaz
  • Onur Bilge
    Onur Bilge

    Yalancı Tanık
    tanrı yalancı dedi şaire
    siz tanığı dediniz çağının

    doğru
    maskeli şahinler mahkemesinde
    güvercin aklığından yana
    yalancı bir tanığım

    çocuklar öldürüldü gözlerinden
    namlu gözlü büyüklerce
    çekip memesinden dünyanın
    tamu emzirtilen çocuklar
    kör gördü, şaşı dünya
    dilimden duman tütüyor tanıktır
    kızıl çul dağdan dağa yazıyor
    yalanım var mı
    ! ..
    var

    gelin bir tank resmi yapalım
    uzatıp uzatıp parmağımızı
    demir ejderha bir tank
    topunun karşısında bir çocuk
    ayazda serçe
    ayazı titretiyor
    bir anne yırtınıyor
    yırtıyor gökyüzünü,yaşayan bir yıldıza dek
    top namlusu bakarak
    bakarak çocuğa ağlıyor
    namlu hiç ağlar mıymış
    bu işte benim yalanım
    ben bu yüzden
    hem tanık hem yalancı

    yalancı bir tanığım otuz iki dillinin
    tanığı dilsiz mahkemesinde

    sayın kan içre dolaşan heyet
    sayın et üye,sayın başkan kemik
    ve düşlerimi tutuşturan jüri:
    çekilmiş ilik
    topunuza karşı
    tanığıyım her ölümün
    ölüm kapı kapı gezen
    sakatlanmış,geri çevrilemez dilenci
    tanığıyım
    yüz yıl sonrasına gidip gelerek
    elimde güneşli günler belgesi
    yalanın ‘doğru’lduğu bu yerde
    elbette ki yalancı
    yalancı bir tanığım


    yarasanın gündüz mahkemesinde
    gecenin dilinden konuşurdu
    bir şahinin pençesindeki serçe

    Ömer Faruk HATİPOĞLU

    ***

    BOZACININ ŞAHİDİ ŞIRACI

    Ben bir şairim. Yalancı şahidim yani. Hani bir ayette Allah mealen: “Şairler yalancıdır. Vahalarda dolanıp, hiçbir zaman gerçekleştiremeyecekleri şeyleri söylerler.” der ya… Ancak çağımın tanığı olduğum da söylenmekte…


    Doğrudur. Kinaye yapmak gerekirse, aslını bildiğim ve ondan bahsettiğim halde açıklamaktan korktuğum için maskeli dediğim bir karar mercii önünde kötü niyetli oldukları iddia edilenlerin aklanması adına yalancı şahidim.



    Evlerden devşirilen, fitne için şartlanan ve eğitilen, ellerine silah verilen çocuk yaşta kişilerin yetişkinler tarafından gözlerinden vurulduklarını gördüm. Silahaltındaydılar… Yeryüzünün çocuklarıydı onlar, daha süt emme yaşında, yasaklanan fikirlerle beslediğimiz. Onları aslında askerler değil, biz kışkırtıcılar katlettik.

    Sağır sultan duydu, kör bile gördü. Bütün dünya seyirci kaldı olaya. Oysa tüm dünya şahittir, ben biliyor ve söylüyorum. (Burada milli değerlerimizden en kutsallarımızdan birine yönelik üstü örtülü bir hakaret var. Onu açıklamak istemiyor, sonsuz kınıyor ve gerekli yerlere şikayet ediyorum.)

    Bir tank, demirden bir ejderha, şekillediğimiz, beynini yıkadığımız zavallı çocuğa karşı… O safım, topun namlusuna hedef… Çocuk bir serçe kadar suçsuz, kandırılmış, güçsüz, haykırıyor. Sesi tüyler ürpertiyor. Malum son… Anne feryatta… Tabuta bakarak ağlıyor. İşte benim yalanım bu! Bunun için yalancıyım.

    Otuz iki dişin bir dili hapsettiği dilsiz yargı önünde onlarca üyeden oluşan İnsan Hakları Mahkemesinin dilbaz şahidiyim. Kan akıyor ve sizler kan içinde yüzüyorsunuz. Etten kemikten mi ibaretsiniz? Haydi, durduk yerden fitne çıkanlarda, etrafı savaş alanına çevirenlerde yok, sizin de mi ruhunuz, vicdanınız, acıma hissiniz yok? Kemiklerinizin içinden ilikleriniz çekilmiş. Sanki ölüsünüz. Bütün hayallerimi yakıyorsunuz. Hepinize karşı, ölümün şahidiyim ben.

    Ölüm, önlenemiyor. Sakat bir dilenci gibi kapı kapı geziyor, geri çevrilmiyor. Yüz yıl sonra da bu böyle olacak. Biz kepçelikten vazgeçmedikçe, ortalığı karıştırmaya devam ettiğimiz sürece ölümün önüne geçilemeyecek. Yalanımın doğruluğunu savunduğum, güya mutlu günlere istek dilekçemle buradayım. Kinaye gerekirse, elbette yalancı şahidim. Ben çağımın tanığı olan bir şairim.


    Yasalara yakalanan, kökeninden gelen başka bir dille konuşma alışkanlığı olan tutuklu, yargı önünde kendi diliyle değil, ülkenin resmi diliyle ifade vermek zorundadır. Korkaklar burada ağız değiştirmekte, çocuklaşmakta, sığınma arzusuyla: “Ben aslında onları çok severim de… Falan filan da filan falan…” demektedirler. 

    Şiir iyi, zihniyet kötüdür. Yangına su dolu kovalarla değil de böyle körükle gitmenin âlemi yoktur! Çağının tanığı olan iyi niyetli bir şair, uzlaştırıcı şiirler yazmalıdır.

    Bu şiirden anlaşılan budur. İşte durum bundan ibarettir, sayın hâkim, saygıdeğer savcı…

    Mutluluklar…

    Onur BİLGE


    Cevap Yaz
  • Nusret Akbayır
    Nusret Akbayır

    Şair, ilk iki dizede şairlerin tamamına
    seslenmiş, hitap etmiş.. Ancak, sonraki
    bendlerde şair sorumluluğunu tek başına
    omuzlamış, isyanını kendi vicdanı ve figanı,
    hayıflanışı üzerinden betimlemiş yada -
    haykırmış... Ne varki, hitabetin tüm şairler
    adına olduğu da hissedilmekte.

    ŞAİR, ' tanrı yalancı dedi şaire / siz tanığı dediniz çağının '
    DESE DE ;
    ( Şiirin temasını oluşturan haklı isyanındaki,
    itirazındaki, ve sitemindeki haklılık payını -
    teslim etmemek haksızlık olur.)

    Ne varki, ilk dize nedeniyle, kısa bir savunu olarak diyebilirim ki ;

    HER BİR MAZLUM KATLİAMI SÜRECİNİ,
    (ilk gününden-son gününe kadar) _ (( * )) _
    Hiç susmadan.. Her platformda, avazımızın
    çıktığı kadar haykırdık.. Yineledik..

    Tüm 'namlu gözlü' katliamcılar duyuncaya kadar...
    (Bu nedenle ; Tanığız fakat yalancı değiliz, katliamları
    dillendiren, haykıran yüzlerce-binlerce şair gibi..)

    - (( * )) : Bu hususta,
    ( Yayınlanmış onlarca - yüzlerce söz/ümüz oldu..)
    Şunları söylemiştik demek, sanırım yersiz olur..

    'SuSaN/Lar ın ; Aylarca - yıllarca.. katliamları görmezden
    gelen UZAKLARDAKİ GÜÇ ODAKLARI ve BM
    imtiyazlıları olduğu hepimizce malum...
    ---
    ( İlk dize hariç)_ Şiir bence de takdire şayan.
    'sayın kan içre dolaşan heyet
    sayın et üye,sayın başkan kemik
    ve düşlerimi tutuşturan jüri:
    çekilmiş ilik
    topunuza karşı
    tanığıyım her ölümün'
    Dizelerinde de görüldüğü üzre, çok gür sesle
    haykırmış şair. ŞAİR YÜREĞİ BU DEĞİLSE NEDİR ?
    Ayrıca, (komşusunu tehdit etmeyen) Güçlü kartallar
    çıkar da, yarasa mahkemelerindeki şahinlerin
    ödünü patlatır inşallah...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (6)

Ömer Faruk Hatipoğlu