tanrı yalancı dedi şaire
siz tanığı dediniz çağının
doğru
maskeli şahinler mahkemesinde
güvercin aklığından yana
yalancı bir tanığım
çocuklar öldürüldü gözlerinden
namlu gözlü büyüklerce
çekip memesinden dünyanın
tamu emzirtilen çocuklar
kör gördü, şaşı dünya
dilimden duman tütüyor tanıktır
kızıl çul dağdan dağa yazıyor
yalanım var mı
! ..
var
gelin bir tank resmi yapalım
uzatıp uzatıp parmağımızı
demir ejderha bir tank
topunun karşısında bir çocuk
ayazda serçe
ayazı titretiyor
bir anne yırtınıyor
yırtıyor gökyüzünü,yaşayan bir yıldıza dek
top namlusu bakarak
bakarak çocuğa ağlıyor
namlu hiç ağlar mıymış
bu işte benim yalanım
ben bu yüzden
hem tanık hem yalancı
yalancı bir tanığım otuz iki dillinin
tanığı dilsiz mahkemesinde
sayın kan içre dolaşan heyet
sayın et üye,sayın başkan kemik
ve düşlerimi tutuşturan jüri:
çekilmiş ilik
topunuza karşı
tanığıyım her ölümün
ölüm kapı kapı gezen
sakatlanmış,geri çevrilemez dilenci
tanığıyım
yüz yıl sonrasına gidip gelerek
elimde güneşli günler belgesi
yalanın ‘doğru’lduğu bu yerde
elbette ki yalancı
yalancı bir tanığım
yarasanın gündüz mahkemesinde
gecenin dilinden konuşurdu
bir şahinin pençesindeki serçe
Kayıt Tarihi : 6.7.2006 12:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Saygılarımla
tanrı yalancı dedi şaire
siz tanığı dediniz çağının
doğru
maskeli şahinler mahkemesinde
güvercin aklığından yana
yalancı bir tanığım
çocuklar öldürüldü gözlerinden
namlu gözlü büyüklerce
çekip memesinden dünyanın
tamu emzirtilen çocuklar
kör gördü, şaşı dünya
dilimden duman tütüyor tanıktır
kızıl çul dağdan dağa yazıyor
yalanım var mı
! ..
var
gelin bir tank resmi yapalım
uzatıp uzatıp parmağımızı
demir ejderha bir tank
topunun karşısında bir çocuk
ayazda serçe
ayazı titretiyor
bir anne yırtınıyor
yırtıyor gökyüzünü,yaşayan bir yıldıza dek
top namlusu bakarak
bakarak çocuğa ağlıyor
namlu hiç ağlar mıymış
bu işte benim yalanım
ben bu yüzden
hem tanık hem yalancı
yalancı bir tanığım otuz iki dillinin
tanığı dilsiz mahkemesinde
sayın kan içre dolaşan heyet
sayın et üye,sayın başkan kemik
ve düşlerimi tutuşturan jüri:
çekilmiş ilik
topunuza karşı
tanığıyım her ölümün
ölüm kapı kapı gezen
sakatlanmış,geri çevrilemez dilenci
tanığıyım
yüz yıl sonrasına gidip gelerek
elimde güneşli günler belgesi
yalanın ‘doğru’lduğu bu yerde
elbette ki yalancı
yalancı bir tanığım
yarasanın gündüz mahkemesinde
gecenin dilinden konuşurdu
bir şahinin pençesindeki serçe
Ömer Faruk HATİPOĞLU
***
BOZACININ ŞAHİDİ ŞIRACI
Ben bir şairim. Yalancı şahidim yani. Hani bir ayette Allah mealen: “Şairler yalancıdır. Vahalarda dolanıp, hiçbir zaman gerçekleştiremeyecekleri şeyleri söylerler.” der ya… Ancak çağımın tanığı olduğum da söylenmekte…
Doğrudur. Kinaye yapmak gerekirse, aslını bildiğim ve ondan bahsettiğim halde açıklamaktan korktuğum için maskeli dediğim bir karar mercii önünde kötü niyetli oldukları iddia edilenlerin aklanması adına yalancı şahidim.
Evlerden devşirilen, fitne için şartlanan ve eğitilen, ellerine silah verilen çocuk yaşta kişilerin yetişkinler tarafından gözlerinden vurulduklarını gördüm. Silahaltındaydılar… Yeryüzünün çocuklarıydı onlar, daha süt emme yaşında, yasaklanan fikirlerle beslediğimiz. Onları aslında askerler değil, biz kışkırtıcılar katlettik.
Sağır sultan duydu, kör bile gördü. Bütün dünya seyirci kaldı olaya. Oysa tüm dünya şahittir, ben biliyor ve söylüyorum. (Burada milli değerlerimizden en kutsallarımızdan birine yönelik üstü örtülü bir hakaret var. Onu açıklamak istemiyor, sonsuz kınıyor ve gerekli yerlere şikayet ediyorum.)
Bir tank, demirden bir ejderha, şekillediğimiz, beynini yıkadığımız zavallı çocuğa karşı… O safım, topun namlusuna hedef… Çocuk bir serçe kadar suçsuz, kandırılmış, güçsüz, haykırıyor. Sesi tüyler ürpertiyor. Malum son… Anne feryatta… Tabuta bakarak ağlıyor. İşte benim yalanım bu! Bunun için yalancıyım.
Otuz iki dişin bir dili hapsettiği dilsiz yargı önünde onlarca üyeden oluşan İnsan Hakları Mahkemesinin dilbaz şahidiyim. Kan akıyor ve sizler kan içinde yüzüyorsunuz. Etten kemikten mi ibaretsiniz? Haydi, durduk yerden fitne çıkanlarda, etrafı savaş alanına çevirenlerde yok, sizin de mi ruhunuz, vicdanınız, acıma hissiniz yok? Kemiklerinizin içinden ilikleriniz çekilmiş. Sanki ölüsünüz. Bütün hayallerimi yakıyorsunuz. Hepinize karşı, ölümün şahidiyim ben.
Ölüm, önlenemiyor. Sakat bir dilenci gibi kapı kapı geziyor, geri çevrilmiyor. Yüz yıl sonra da bu böyle olacak. Biz kepçelikten vazgeçmedikçe, ortalığı karıştırmaya devam ettiğimiz sürece ölümün önüne geçilemeyecek. Yalanımın doğruluğunu savunduğum, güya mutlu günlere istek dilekçemle buradayım. Kinaye gerekirse, elbette yalancı şahidim. Ben çağımın tanığı olan bir şairim.
Yasalara yakalanan, kökeninden gelen başka bir dille konuşma alışkanlığı olan tutuklu, yargı önünde kendi diliyle değil, ülkenin resmi diliyle ifade vermek zorundadır. Korkaklar burada ağız değiştirmekte, çocuklaşmakta, sığınma arzusuyla: “Ben aslında onları çok severim de… Falan filan da filan falan…” demektedirler.
Şiir iyi, zihniyet kötüdür. Yangına su dolu kovalarla değil de böyle körükle gitmenin âlemi yoktur! Çağının tanığı olan iyi niyetli bir şair, uzlaştırıcı şiirler yazmalıdır.
Bu şiirden anlaşılan budur. İşte durum bundan ibarettir, sayın hâkim, saygıdeğer savcı…
Mutluluklar…
Onur BİLGE
seslenmiş, hitap etmiş.. Ancak, sonraki
bendlerde şair sorumluluğunu tek başına
omuzlamış, isyanını kendi vicdanı ve figanı,
hayıflanışı üzerinden betimlemiş yada -
haykırmış... Ne varki, hitabetin tüm şairler
adına olduğu da hissedilmekte.
ŞAİR, ' tanrı yalancı dedi şaire / siz tanığı dediniz çağının '
DESE DE ;
( Şiirin temasını oluşturan haklı isyanındaki,
itirazındaki, ve sitemindeki haklılık payını -
teslim etmemek haksızlık olur.)
Ne varki, ilk dize nedeniyle, kısa bir savunu olarak diyebilirim ki ;
HER BİR MAZLUM KATLİAMI SÜRECİNİ,
(ilk gününden-son gününe kadar) _ (( * )) _
Hiç susmadan.. Her platformda, avazımızın
çıktığı kadar haykırdık.. Yineledik..
Tüm 'namlu gözlü' katliamcılar duyuncaya kadar...
(Bu nedenle ; Tanığız fakat yalancı değiliz, katliamları
dillendiren, haykıran yüzlerce-binlerce şair gibi..)
- (( * )) : Bu hususta,
( Yayınlanmış onlarca - yüzlerce söz/ümüz oldu..)
Şunları söylemiştik demek, sanırım yersiz olur..
'SuSaN/Lar ın ; Aylarca - yıllarca.. katliamları görmezden
gelen UZAKLARDAKİ GÜÇ ODAKLARI ve BM
imtiyazlıları olduğu hepimizce malum...
---
( İlk dize hariç)_ Şiir bence de takdire şayan.
'sayın kan içre dolaşan heyet
sayın et üye,sayın başkan kemik
ve düşlerimi tutuşturan jüri:
çekilmiş ilik
topunuza karşı
tanığıyım her ölümün'
Dizelerinde de görüldüğü üzre, çok gür sesle
haykırmış şair. ŞAİR YÜREĞİ BU DEĞİLSE NEDİR ?
Ayrıca, (komşusunu tehdit etmeyen) Güçlü kartallar
çıkar da, yarasa mahkemelerindeki şahinlerin
ödünü patlatır inşallah...
TÜM YORUMLAR (6)