Kimsesiz zamanların yalnızlığından, aydınlık diyarların masalsı görüntülerinden, küçük bir çocuk yüreğinin tebessümüyle merhaba dostlar. Şimdiki yazım sahte dostluklara, yani dost gözüken dostsuzlara olsun.
Geçte olsa anladım ama “Dost vurulunca değil de unutulunca ölürmüş” meğer. Ama ben dostlarımı kır çiçekleri gibi avucumda değil, kurşun yarası gibi yüreğimde sakladım bunca yıl. Nice kavgalarda onlarında yanında oldum ve nice sorgularda onları ele vermedim hiç.
Dostluk deniz kenarındaki taşlara benziyormuş. Önce tek tek toplayıp sonra birer birer atmakmış denize. Ancak bazıları vardır ki kıyılmaz atmalara. İşte benim dost bildiklerim o kıyamadıklarımdı. Bilirim ben gülerken herkes eşlik eder, başarılarıma ortak olur. Ama ağlarken kimseyi bulamadım yanında, hele yenilgilerimde hep bir başıma kaldım. Bende diyorum ki şimdi öyle bir dost edinmeli ki insanoğlu; Kötü gün her kapıyı çaldığında kapıya beraber bakalım. Öyle bir dost edinelim ki, her daim yanımızda olsun.
Hangi yıldızı seçersen seç gökyüzünden
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
'Cok duygulu ve etkileyici ...zor zamanda yanimzda bulunmuyorsa secimimizin yanilgisi acitir ,yinede dostlugun var olacagi inancimiz sarsilmasin...tebrikler
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta