evvelden yalan bahçesinde yaşayan bir sahtekâr-ı pir
kendi yalanlarına herkesten çok kendi inanmış sonra
ve ateş nehrine dönüştükçe kalbindeki kanayan yara
oraya atmış, orada yakmış öksüz duygularını bir bir.
zaten yalan tohumundan yetişmemiş mi insanoğlu
havva’yı kösnüten, adem’i azdıran zevkli yalandan
ve bunca zamanda bunca insan geçtiyse de aradan
hep canlı kalmamış mı yalan bahçelerinin yolu?
ta küçükten sorarım ve yorarım sorularla kendimi:
yalan ışıkları mı kovalıyorlar körler el yordamıyla,
kader anı, can derdinde birisi, bir yalan urganıyla
eğer ölümü atlatmış olsa, bu bir günah değil mi?
koklamak nasıl şey yalan bahçelerinin çiçeklerini,
nasıl şey seven bir kalbi yalanın avcunda ısıtmak?
neye benziyor yalan gülüş, yalan bakış, yalan dudak,
acaba neler hissederim birileri yalandan öpse beni?
garip bir duygu olmalı yalan bahçelerini sevmek
ve yalancı güneşine tapmak bu gözleri kör göklerin.
anlaşılan çözmem gerek sırlarını o sahtekâr-ı pirin
ve bir de o ateş nehrinde mutlak yıkanmam gerek.
yıllardır şaşarım yalan bahçelerini yaratanın işine.
ya bu bahçelerde şair denen çılgınların işi ne?
Kayıt Tarihi : 16.11.2011 10:02:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ahmet Emin Atasoy](https://www.antoloji.com/i/siir/2011/11/16/yalan-bahceleri.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!