Ve yer kükredi, dağlarda çığlıklar...Ağaçlar yapraklarını savurdu, yıldızlar düştü avuç avuç, yer kaymaları, sarsıntılar ve güneş nadasa bıraktı gülüşlerini ve bulutlar bitkileri güldürdü, toprağı, insanları güldürdü. Kuyular doldu taştı, Söğütlü dere, Afrın taştı ve peşinden öbek öbek kar taneleri merhaba dedi doğaya.
Ve doğa, genç kızların çeyizlerindeki dantelâlar gibi. Yeryüzü bembeyaz bir kuğu, dans eder gibi.
Aylardan zeytin hasat mevsimi. Karlı bir günde, puslu havanın yeryüzünde hüküm sürdüğü ikindi vaktiymiş... Zeytin toplama ...
Şöyle bir batkımda ağaçlara
Kıkır kıkır gülüşmekteler
Hızmalı burunlar, kınalı eller gibi.
Biri yanı başındakine ben yeşilim der
Öteki,ben daha da yeşilim der
Yarış pistindeler sanki?
Yürüyorum
Ne derince kazılmış tuzaklar var yolumda
Ne de patlamaya hazır mayınlar
Gözlerimde Barış ışığı,
Sevgi ışığı var.
Az sonra koşacağım,
Alavere dalavere katılmış dostluklara
Çıkar için arkadaşlıklar oluşuyor
Herkes yürürken bir ileri bir geri
Mışıl mışıl uykulu.
Sahtelikler rağbet görür olmuş
Alın terini çalanlar başköşede otururken
Beyaz papatyalar solgunlaştı
Kin, nefret çiçek açar gözlerde
Dokunma soldurursun!
Adı yabancıdır.
Suskunluğa bürünür ne yapsan
Kapatırlar ağzını, sus pus ayıp tıkarlar.
Fırtınalar savurgandır, delicedir
Şimşekler çaktırır gözlerimde.
Yağmur kara, kar doluya dönüşür
Kızıl kıyamet kopar zamansız.
Duymak istemediğim savaş çığlıkları
Sağır eder kulaklarımı
Bedenimde savaşın izleri var gibi
Ruhum girdaba kapılmışçasına çırpınır,
Gözlerim bir noktada yoğunlaşır bu gece;
Hayallere tutsak olup, düşlere giderim.
Nefes nefeseyim.
Mavilerin denizinde bulurum kendimi.
Özgürlük anam gibi tüter burnumda
Duvarlara çizik çeker gün sayarım.
Açım sıcak bir çorbaya susamışım.
Dört bir yanım paslı demir, taş yığını
Üzerim rutubet kokar, nefesim tütün
Koşmaya, konuşmaya hasretim.
Müziğin ritmi ile sandalyelerinde oturamayan davetliler pisti doldurmuşlar. Salondaki insanlar mutlu. Gelin - Damat da mutlu mu acaba?
Saatler ilerledikçe, misafirler ikili - üçlü ayrılıyorlar salondan. Ve sonunda notalar suskun, kendini assolist sanan bayan şarkıcıda. Damadın babası Kudret beyin verdiği bol bahşişle yüzleri gülen müzisyenlerde bir hareketlenme. Yoksa hep asık suratla kalacaklardı sahnede. Türkçe ve Almanca yapılan iyi geceler anosu ile damat Toprak, son model mavi taksi direksiyonunda ve gelin Pelinsu yanında. Coşkulu uğurlamanın sonrasında bahçeli bir ev ve açılan kapılar peş peşe. Güneyli Kudret ‘in evinde mutluluk. Sadret’in evinde hüzün. Kız babası olmak kolay mı?
Kapalı pencereler, toplanmış perdeler ve genişçe bir oda. Ve odanın ortasında büyük bir yer yatağı, yatağın kırmızı renkli çarşafının üzerinde, düzgünce katlanmış beyaz bir bez. Guguk kuşlu duvar saati 23.15’i gösterir. Bahçedeki havuzunun göründüğü pencere yanındaki masanın üzerinde gümüş meyvelik ve içerisinde muz, ayva, kiraz, ananas, siyah üzüm ve beyazından porselen çerezlik içerisinde de Antep fıstığı ile kabuksuz fındık gelinle damada bakışan.
…ve perdeler kapanır.
Gece, sabaha yol alır ve güneş ile birlikte avizenin yansıttığı parıltıların sona eren nöbeti, ürkek bir sese karışır ve perdeler gülümser.
Suskunken de çok sesliyim, yeter ki duymasını bil!
Gerçektende suskunluk bazı hallerde çok işe yaramaktadır. İçinde bulunduğumuz verilerin sentezini rahatlıkla yapabilme yetilerimizi enerjiye dönüştürmekte etken oluyor.Yargılamalar sorgusuzca yapılmaksızın,doğru ve yanlışlara net bir şekilde ulaşılarak, mantıklı kararlar vermeye çalışıyoruz. Bu eksenler içerisinde yaşamın kurallarını kendi mantığınla yoğurup, yeni bir harita çizmiş olmakla kalmayıp; bu çizmiş olduğun haritayı istediğin tonlarda renklendirerek gün ışığıyla paylaşabiliyorsun. Yalnız, bu uğraşların sorumluluğun bilincinde olmak ve sorumluluğun önemini kavrayabilmek burada önemli olanıdır. Daha geniş pencereden bakacak olursak: İlköğretim okulunu bitirdikten sonra lise, derken üniversite gelir peşi sıra. Yüksek öğrenimleri için başka şehirlere giden arkadaşlar değişik kültürler ve yaşam biçimleriyle iç içe olacaklardır kuşkusuz. Sonrasında yaşamsal kalıntılarında belirgin izler bırakarak, öğrenim kurumlarının başlangıcı olan “AİLE YAPISINA MERHABA” diyeceklerdir. Ancak, geçirmiş oldukları evrelerin öncesin de ve sonrasın da sorumluluk bilinciyle hareket ettiklerinde algılamalar saydamlaşır. Fakat AİLE, TOPLUM ve ŞEHİR üçgeninde kişileri olumsuz yönde etkileyen bazı dürtüler de olacaktır şüphesiz. İç ve dış ben’in kavgası benler savaşını doğuracaktır peşinden. İşte burada çok dikkatli olunmalıdır. Kişi değişik arayışlara yönelecektir tutarsızca. Ama tutarsızlık yenilgiye uğrayabilir. Yeter ki “ süreç – bilinç ve denge” unsuru göz ardı edilmesin! Med-Cezirlerden sonraki hallerde negatif değerler, pozitif değerlere dönüştürülerek paylaşılmalı ve hayat çizgisinin üzerindeki noktaların yerlerini iyice saptanılmalıdır arkadaşım. Ve her noktanın bir öncekinden daha belirgin olmasına dikkat edilmelidir.
Bu yaşam frekansındayken aynı havayı soluduğumuz korkuluklara, ölü canlara ve kemirgenlere karşı zaman zaman umarsız, acımasız ve kural dışı davranmak gerekiyor. Bu arada yanılgılara da düşebiliriz. Fakat yanılgılar sonrasında, gerçekler bize daha çabuk yansımış olacaktır.
YANLIŞ BİR ŞEY YAPTIĞININ FARKINDAYSAN MUTLU OLMALISIN!
İşte bu tümceyle dalgalanmalardaki parazitler yavaş yavaş yok olmaya yüz tutacak ve yaşam daha bir anlam kazanarak, günlerin ışıltılı, yüreğin umutlu - mutlu ve de sevecen olacaktır.
Toprak döşek olmuş sırtıma,
Ellerim başımın altında yastık,
Bedenim mayhoş, gözlerim doğada.
Kuşlar kelebeklerle dans ediyorlar
Güneş göz kırpar.
Tan yeri kızıl bir şemsiye
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!