Gün ışığını gösterdi yine.
Işığı yayan güneş ise göğün taa en tepesinde.
Yeryüzü kavruluyor, tıpkı bir volkan gibi,
Her an her saniye patlayacak sanki,
Nerdesin su? yağmur nerdesin?
Biraz olsun çisele ne olursun.
Bir gecenin ufkundayım.
Yıldızlar avucumun içinde sanki,
Ay hemen yanı başımda.
Güneş doğduğunda ise yakıp kavuracak beni.
Dünya mı? O çook uzaklarda.
Kaybolmuşum...
Ne güzel bir güne uyandım bu sabah.
Bir başkaydı penceremden giren hava.
Derince çektim içime,
Sonra hemen balkona çıktım.
Ne de güzel aydınlatmış ortalığı güneş.
Serçeler ne güzel şarkı söylüyorlar öyle.
Tufanlar tırmalarken beyin hücrelerimi
Beyaz bir güvercinin tüylerinden biriydi yüreğim
Sesi kısılmış bir haykırışdı benim sevgim
Fırtına öncesi sessizlik misali
yalnız kalmış duygular kemiriyor bedenimi
Damarlarımı yırtacak sanki sabırsız ask sozcuklerı
Ölmek üzere olan biri gibi seviyorum seni
Öyle doyumsuzum sana
Ölecekmişim gibi seviyorum
Ölecekmiş gibi hasretim
Yarın yokmuşum gibi Seviyorum seni
Çaresizlik nedir bilirmisin?
Soğuktan tir tir titrediğinde
annenin ördüğü basit bi kazağı giymek,
atkıyı boynuna sarmak
veya yorganın altında ısınmayı beklemektir.
Aslında hepimiz esiriz,
Zaman denen zalimin elinde.
Zincirlere vurulmuş aciz bir köleyiz.
Çeker dururuz kürekleri,
her küreğin döngüsü bir adıma eştir
ve her bir adım bir öncekinin esiridir...
Ey güzel geleceği giyinmiş sevdiğim
Umutlarımın en süslü hali
Vuslat hasretimin son durağı
Ne oldu bilmem bu acize
Önce fer gitti gözlerimden ,köreldim
Sonra, elim ayağım tutmaz oldu, felç misali
Alacakaranlıgın altındayım,
Yürüyorum...
Beynim uyuşmuş,
Gözlerim zor görüyor.
Bütün eklemlerim, üşüyen bir çocuk gibi.
Sokak lambalarının dostluğuna sığındım
Öyle sevmiştim ki seni;
Bana sunduğun, sunabileceğin herşeyden,
Bütün güzelliklerden, güzelliklerinden.
Ne bileyim işte;
Hani o kaybolduğum gözlerinden,
O tel tel döküldüğüm saçlarından,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!