Altı kişilik masa
Altı kişilik bir masa vardı
Ve bacakları titriyordu
Yağmur gibi baharı bekliyordu
Belki masa
Dokunsan ağlayacaktı
ve ben ne zaman yazsam
bir şeyler eksilmiştir.
yani kaybetmişimdir bir yanımı
ve bilki korkuyorumdur
ben ne zaman yazsam.
yine gözlerin gözlerimdedir ben ne zaman yazsam
Bilirim
Beni sevmiyordun bilirdim
Seninle olamam derdin
Hayata verilmiş sözlerin vardı.
Beklemen gereken bir sevdan
yapamıyorum,
silemiyorum bir türlü geçmişi.
Yaşanmışlıkları yaşanmamış gibi göremiyorum.
Adına şiirler yazamıyorum
Ne yapayım sığdıramıyorum seni hiçbir satıra.
Uyuyor uyanıyorum,
gözleri ela
güneş onda doğduğunda maviye çalar.
Kim bilir ay onun gözlerinde bir fiil,
Elleri her bir parmağı minik bir yürek,
Bahara uzatılacak;
Bir erik çiçeği belki.
O sarışın bir kadındı,
Yeşil gözleri hep manidardı,
Anlatmak isterdi bakardı.
Bakır rengiydi teni
Sesinde bir giz vardı.
Şehir ayaklarından akardı, herkes ona bakardı
Sen ağla,
çünkü ağlamakta
Gülmek gibi yakışıyor yüzüne
Bırak göz yaşlarını ilk bahar yağmurlarına
Sen ağla, ağlamakta gülmek gibi yakışıyor gözlerine,
Sen ağla,
Artık kaldırımlar ağlıyor,
Köşe başındaki akasya yaz yorgunu
Sonbahar geliyor ağaçlar ölüme hazırlanıyor,
Artık gök öksürüyor,
Toprak ağlıyor,
Ağaçlar yorgun ve ölüme hazırlanıyor.
yürüyorum, dur duraksız,
kaldırımlar yorgun,
şehir ayaklarımda ufalanıyor.
Her adımda bir hayat;
Doğuyor ve ölüyor.
Sokaklar çığlık çığlığa,
Demek gidiyorsun,
Kaçıyor,kaçırılıyorsun İzmir’e..
Almıyorsun yanına tek bir satırı,
Demek hiçbir yaprağı…
Oysa Ankara’da sonbahardı,
Dünya omuzlarımdaydı.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!