Bu bir,
Güvenmekle başlar seven gözlerin körlük saatleri.Izdıraba sevinç dikene gül deme vaktidir sevda mevsimi...Ardına bakmadan yürüyesi önünü görmeden koşası vardır sevda çocuklarının.Masmavi bir gökyüzünü görür gözleri yalınız...Kar dahi yoktur dağlarında ve yeşile çalar rengi bozkırın. Ayakbağı dahi bağlayamazken titreyen parmakları yar aşkıyla bengisu belikler beler cebelden ala duyguları ile... Bir atımlık barutu kalan silahlarını unutup zeytin yapraklarından imar, süslü taçları ile karundan kalma sofralarda süleyman ziyafeti verirler toydan gelen gün yüzlü yar uğruna... Önezesini kurmaktadır avcı avına, ağını örmekteyken bin yaş yaşlanmış örümcek; lale bahçesinde gül arayan bülbüldür sevdalı körlük.
Bu iki,
Zamansızlık için zaman mı olur?
Misafirim; çok zaman duramam dünya...
Sanma ki bakisin, kıyamet olur;
Böbürlenip benimle oynama dünya...
Çok arsız şeymişsin umut; tüketmedin, tükenmedin
Sözleştik çok kez, vakitler için: gelmedim, bekledin.
Irağına düşmek gerçeğin, yani, senin tam yanına
Sözleşmek yok ki! İltica edilirken kucağına…
İzmir bayrak bayrak, İzmir al oldu;
Yıldızlar döküldü gün ortasına…
Deniz dile geldi Türkçe konuştu,
Gavim gardaş, düğünsüz de şen oldu…
Bir kadim lisana, bir kutlu bayrağadır aşkımız.
Çok güzel kâbus; sen ile uyanmak.
Bir çeyrek ah, bura da sandal olmak.
Bir çeyrek acıda, bir buçuk sevda:
Bu ah' a aldanmak, aşkıyla yanmak
Ne garip bir şey; acıya yaslanmak.
Kırk iki maşallah al, bir nazar boncuğundan.
Yarım kadarmış farkı; yarımın, tam olandan.
Tövbe say tespihinle, olmasın yüzden noksan:
Ya havan ya su noksan,..Varlığı yokta bulsan!
Sürünüş bu yürüyüş, bir ağrı bir hezeyan,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!