Bu kaçıncı kalem kırdığım, yırttığım kaçıncı kâğıt. Sözler düşmeden dudağımdan, dökülmeden kelimeler kâğıda usandım sana sensizliği anlatmaktan. Usandım düşlerimin yorumsuzluğundan. Ya gelmelisin artık, ya da gel demelisin. Ya var olmalısın, ya da var oldurmalısın.
Hep hasret olacaksa aşkın iz düşümü, ben yanacaksam, ben çekeceksem bütün kahırları, benim gecelerim iç çekişlere gebeyse, ben yenilmiş sayılacaksam bütün oyunların sonunda neye yarayacak aşk?
Bu son mektup bilmelisin. Son kırılışı kalemin, kâğıdın son yırtılışı. Gül koparsa solar, dal koparsa kurur.
Ya ben!
Bu yağmur... bu yağmur... bu kıldan ince
Nefesten yumuşak yağan bu yağmur...
Bu yağmur... bu yağmur... bir gün dinince.
Aynalar yüzümü tanımaz olur.
Bu yağmur kanımı boğan bir iplik
Devamını Oku
Nefesten yumuşak yağan bu yağmur...
Bu yağmur... bu yağmur... bir gün dinince.
Aynalar yüzümü tanımaz olur.
Bu yağmur kanımı boğan bir iplik



