YAKARSIN BU ŞEHRİ
Ey
Nefretin
Şiddetin
Servetin
Şatafatın
Soygunun şehvetin şairi
Ne yoksula yar
Ne cemre ne bahar
Ne köy yerinde
Salım salım salınan bir çınar
Ne de yarılmış nar gibi gülüşüyle nazlı yar
Ne telinde hasret kanar
Ne gülünde sevda yanar
Ne dilinde emeğe eğilmiş başaklar
Ne de eşitliğe kardeşliğe dair bir rüzgârdır şiiri
Aymaz ve serseri bir revişle
Satırlarında harami eğreti sevgileri
İmgelerle süsleyip gevişirken
Ne fütur ne ar ne sıtır
Kapındaki itinin etniğini
Kama sutra’nın kaçıncı tekniğini tartışır
Sıcacık süt gibi yatağında sevişirken sen
Bilir misin
Bu şehirde solmuş gülüşleriyle
İğfal edilmiş düşleriyle
Küçük dünyaları
Kalemleri kanatan sevdalarıyla
Karanfil gibi kadınlar da var
Ve buruşmuş çarık gibi yüzleri
Törpü gibi avuçları
Yiğit yanları yaralanmış yarenleri yoldaşları
Civanlıkları örselenmiş eşleri yavukluları
Suçüstü tacizci
Yoksul hırsız gibi bakışlarıyla
Gözleri önünde öyle mahcup sılıftır ve şaşkındırlar.
Hiç duyar mısın
Ezilmiş çilek gibi
Bir deri bir kemik bebekler
Sarı diken gibi güneş sarısı saçlarıyla
Salya sümük aç çocuklar ağlar
Ve unutmasın diye anaları
Her acıya bir çentik atar
Yüreklerinin her yarasına bir ip bağlar
Bu kibrin
Bu cevri cebrin
Bu oburun
O ekin iti gibi burnunla sen
Şunu bilesin
Her biri
Küçücük elleri kan içinde
Çizmek için soyguncunun suratını
Sıkılmış bir çift yumrukla gününden önce doğar
Ne gönlünde döngü
Ne sözünde bir sorgu
Ne beyninde bir gram insani bilgi
Ne aşında kan emeğin
Ne meşkinde alın teri
Ne de aşkında çiğdem gibi açan bir sevgi
Yazında havayı kolayan engereğin çatal dili
Kan uykulara yatarken bunca genç insan
Yüreğine dokunmuyorsa bu feryat bu figan
Sözünde kanın kıyımın çığlığı kahrı
Yoksa yazında yüreğinde zerre kadar isyan
Deme ki ben edibim ben ozan
Varlığın bu öze zul bu dile ziyan
Ey!
Sarayların köşklerin
Şeytani meşklerin şiiri
Gülünde baldıran
Dilinde Türkçenin çıldıran zehri
Salaş evcil ve ehil aşkların kirlenmiş nehri
Ey!
Haram kavganın
Yarım sevdanın sanatçısı şairi
Elindeki bu kanın
Bendeki bu kinin
Sendeki bu iştahın şehvetin
Zulamda taşıdığım bu şiddetin ateşinde
Yakarsın bu şehri
Mahmut Nazik 18 03 2011 Mersin
Sıtır etme: utanıp sakınma, ayıbını gizleme,
Sıtır olma: Sığınma. (yerel sözcük Bozyazı dereköy) (Garibim biz ağacın duldasına sıtır olmuş, tir tir titriyordu.)
Sılıftır saflıla yoksulluğun bir arada olma durumunun görünen biçimi. garip, şaşkın, pejmurde. (yerel sözcük Bozyazı dereköy) :
(O mu, sılıftırın teki.)
Sılıftır olmak: cehaletin, yoksulluğun verdiği şaşkın olma,, ne yapacağını bileme durumu. (yerel sözcük Bozyazı dereköy) :
(Ora çek bura çek, sılıftır ettin bizi.)
reviş Far. reviş
a. esk. 1. Gidiş, yürüyüş: 2. Üslup. 3. Tutum, yol.(tdk)
Kayıt Tarihi : 18.3.2011 15:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ne sözünde bir sorgu
Ne beyninde bir gram insani bilgi
Ne aşında kan emeğin
Ne meşkinde alın teri
Yazında engereğin çatal dili
Ne de aşkında çiğdem gibi açan bir sevgi
-----------
Tebrikler Sn Nazik yine düşündüren çok anlamlı dizelerdi usta kaleminden yansıyan şiirinize kutluyor saygılar sunuyorum...
tam puanla
Elindeki bu kanın
Bendeki bu kinin
Sendeki bu iştahın şehvetin
Zulamda taşıdığım bu şiddetin ateşinde
Yakarsın bu şehri Bu şiirin hikayesi de olsa iyi olurdu güzel di...
Bendeki bu kinin
Sendeki bu iştahın şehvetin
Zulamda taşıdığım bu şiddetin ateşinde
Yakarsın bu şehri
Girişten finale kadar harika bir gelişme göstermiş dizeler. Final ise şiirin özünü vermiş. Çok güzeldi efendim. Yüreğinize, kaleminize sağlık. Sevgiyle...
TÜM YORUMLAR (5)