Bu ilk nedametim değil, belli ki son yakarış da olmayacak.
Kelbe su veren zaniye rahmettendir bu şımarıklığım.
Bir zamanlar Zühre’ye aldanmış meleğin aczidir bana da bulaşan.
Ondandır geceleri mahzun olurum da yine kendime kaçarım.
Kendimi müflih görememeyi bir ben bilirim, bir de kendim.
Islah edilmeyi bekleyerek heba etmişim meğerse ömrü.
Yürürken kalabalık yalnızlıktan huzur veren hicrana,
Yolda gördüm ben gibi kendini aziz sananları!
Ne çok yanılgılar biriktirmişiz meğer kibirden göremediğimiz.
Hep böyle arafta mı geçecek bir ömür bilemedim.
Bilmenin de erdeme ulaştıramadığı duraklara vardım.
Hikmete ulaşmanın şehvetiydi belki de beni saran.
Birbirini reddeden bilgeler gördüm harab olmuş beldelerde
Cinayete sessiz kalıp, ihtilafa tahammülü olmayan
Görmenin farkı neydi anladım işte o zaman
Fark ettim meclislerin kalpleri ihmal ettiğini
Çare arandım şafak vakti alaca ufuklarda
Tekvinin esrarı sarınca beni bu merakla, iltica ettim Rahmana
Şahit oldum ciltler dolusu kitabın bir kırlangıç çiçeğine yenildiğine.
İşte o zaman o zaman idrak ettim burhanı, o zaman eriştim manaya.
Kayıt Tarihi : 11.12.2024 11:11:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!