Ana rahminden düştüğüm günden beri,
Bilmezim sanırdım seni,
Hep özlermişim, kulağıma okunan ilk ezandan beri,
Aklımın sana erdiği ilk andan beri,
Düştüğüm kuyunun derinliğini gördüğümden beri,
Özlüyorum, dünya ateşim söndüğümden beri...
Çocukluğumda baktığım toz pembe dünyam yandı,
Büyüdükçe içimde büyüttüğüm çiçeklerim yandı,
Can da yandı, canan da yandı,
Züleyha, Yusuf’a sende yandı,
Bülbüller gönülde; güller, bülbüller de sende yandı.
Yetmez oldu bana kırları, çiçekleri,
Özlemini dizginleyemiyor bu âlemin nesneleri.
Gözlerim dolu dolu, mendille uğurluyorum,
Ömrü üç gün olup senin diyarına uçan kelebekleri.
Sözlerim özleminle kalbe vuran seslerdir,
Hikmeti ne mürekkepte ne de kalemdedir,
Beni buraya zincirleyen nefsim artık elimdedir,
Özlemin yüreğimde kapanmayan dikiş tutmaz yara,
Dermanı, şah damarımdan yakın olan sendedir.
Gaybında sakladığını biliyorum hasretle bekleyen sılamı,
Göklerden bir haber, diyarına gidecek bir seher bekliyorum.
Namazgâhım yandı, duyansın cemreyle yükselen özlem fısıltılarımı,
Aklım başımdayken unutmadan,
Unutmadan kulağıma okunan ilk ezanımı,
Ne olur uzatma benim bu dünya hüsranımı!
Ne olur uzatma benim bu dünya zindanımı!
Kayıt Tarihi : 6.5.2024 02:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!