Yalnız gidilen karanlık yolculuk akşamlarında
Yakamoz tozları bulaşmıştı ellerime
Yollar sırnaşır gibi yapışırdı ayaklarıma
Bastığım hangi kara parçasına borçlu değildim ki
Mahpusluğuma şahitlik etmeyip sussun
İçlerinden beni en içlerine çağırarak
Ortalığı şeffaflaştırıyorlardı donuk mevsimin ikindisinde
Anlamsızlıklar içinde anlamı aramak
Kendi içinden dünyayı çıkarmak gibi zordu
Nede ağır gelirdi gerçekler
Yakamoz tozları bulaşmışken ellerden hayallere
Yalanda olsa bir dünya kurulurdu sofralarda
Dilediğin duygudan ye dur
Kendinden başka,
Kim tutabilirdi seni sarı mayın gecelerde.
Basarsan sonun olurdu karanlığa derler ya
Sakın sen onlara inanma
Al bohçanı gel yanıma
Çıkalım Ay çatının konağına
Durup dinlenirken silkeleyip eteklerimizden umutları
Ay ışığına büründürüp
Gönüllerimizde harmanlayıp yakamaz tozunu
Fırınlayalım sevgimizin gerçek sıcaklığında
Salıp rüzgarın koynuna
Geceye hüküm salalım
Garibanlık zamanlarımızda
Azda olsa umudumuzu katık yapalım
Yakamoz tozunda sevdanın en güzeli taşınır sadece
Tutmak istersi kaçar ya
Aslında senin peşindedir
Kayıt Tarihi : 2.4.2005 21:09:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!