Birazdan kızıla boyanacak şafak...
Ardından bir fecr kaplayacak her yeri...
Sonra muhteşem libasını giyecek zifiri...
Arzı endam edecek yıldızlar...
Şakırdayan denizin dalgaları sükuta erecek...
Uğultusu kulakları tırmalayan rüzgar sessizliğe bürünecek...
Tüm bu çabalar bir muhteşem seyir için...
Karanlığın en derininde raksını başlatacak kainat...
Yıldızlar, felekler hünerini sergileyecek...
Bu seyri gören ruhlar şükür ile salat eyleyecek...
Vakit tamama erdi...
Dil konuşmaz, söylemez bu besteyi...
Şimdi bir şölen başlayacak, vaktin izleyeninin seçtiği...
Tüm hazırlık tamamlandı artık...
Rüzgar lal, yıldızlar, felekler yerinde...
Arşta bir seyir var, arzda ise elimin değdiği umman-ı bahr…
Denizle konuşurum sessizce,
Her damlada, her kıvılcımda bir sır gizli…
Ve yakamoz, denizin derinliklerinden seslenir bana,
Der ki: "-Varlık ve hiçlik arasında salınan şu âlem, senin de sırrın."
Parmaklarımın ucu değerken suyun zerresindeki ana...
Ressamların tuallerini kıskandıran renkler oluşur her dokunuşumda...
Yürürüm denizin derinliklerine, etrafımda ebem kuşağında ilahi renklerden bir orkestra...
Sonra kaldırırım başımı arşa...
Bu seyre dalan felekler, yıldızların diliyle beni selamlar...
Ve o an anlarım ki hakikati, örten karanlık değil aydınlık dediğimiz evhamlar...
Gözlerim kapanır, kalbim bir dualar denizine dalar,
Kainatın raksı, ruhumun huzur bulduğu bir musiki olur...
Felekler, yıldızlar ve yakamoz,
Hepsi bir arada, bana evrenin en derin sırrını fısıldar…
Dostum tüm bu yaşananlar hakikat...
Bir yakamoz sarar her çehremi...
Ve o yakamoz, gönlümde bir ateş yakar,
Geceyi aydınlatan bir nur gibi…
Her dalganın şavkında, her yansıyan ışıkta,
Hakikat yüzümü okşar, ruhumu sarar...
Arşta ise seni-beni selamlayan felekler, yıldızlar var...
Kayıt Tarihi : 8.10.2024 01:01:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!