Sevdalı saatlerin başlangıcında yitirilmiş sevdalarına ağlayan bir çift göz barındırıyorsa bedenimiz gelen yeni sevdayı da gözyaşlarıyla uğurlayacağız demektir.
Demek istediğim dost diye her gün kapısına bin dert boşalttığım, geçmiş yakamızda bir gül misali durmadığı sürece diken olarak yüreğimize batacak ve bizler o dikenleri gül yapmasını bilemezsek derin acılar içerisinde harap olacağız. Yaşanılan her anımız mükemmel olsa da adı mazimizin derinliklerine saklı olan bedenlerle gittikleri gün yakamıza gül yapmamız lazım ki yeni ufuklara yelken açsın yüreğimiz.
Ben ne çok gemi gönderdim sen bilirsin yeşil gözlere anlam veren sırdaşım. Ne çok insan yitirdim ne çok aşk bitirdim. Hepsi yakamda birer gül oldular da bir tek o son gönderdiğim fırtınalı denizlerin sessiz baharı olmuyor yakama bembeyaz gül. Şimdi sen adını ne zaman ansan yüreğimin orta yerine bir diken daha saplanıyor, kapatmaya çalıştığım yaralar tekrar tazeleniyor.
Sevdalı saatlerin başlangıcında yitirilmiş sevdalarına ağlayan bir çift göz barındırıyorsa bedenimiz gelen yeni sevdayı da gözyaşlarıyla uğurlayacağız demektir. Ben gözlerimde yaş tutmadım şimdiye kadar fakat yüreğimin sızısını da anlatmadım. Sen beni bilirsin zamana yenik düşmeden bu biten aşk ismi harf harf yüreğimde diken
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla