Yahya Bilican Kimdir?
24.03.1958 yılında Ardahan’ın Posof ilçesine bağlı Âşıkzülali Köyü’nde yedi çocuklu ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi. İlk Öğrenimini köyünde tamamladıktan sonra, dayısı Recep Durgun’ un 1971’de İstanbul’a giderken O’nu da yanına alması hayatının dönüm noktası oldu. Orta öğrenimini Gedikpaşa Orta Okulu ve Zeytinburnu İhsan Mermerci Lisesi’ nde, Yüksek Öğrenimini ise çalışırken Eskişehir A. Ü İş İdaresi bölümünü bitirerek tamamladı. 1980 yılında memur olarak göreve başladığı İş Bankası’ndan 2007 yılında şube yöneticiliği görevinden kendi isteğiyle emekliye ayrıldı. 2009 yılında Âşıkzülali Köyü Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin kurucu başkanlığının yanı sıra birçok sanat ve kültür derneğine de üyeliği bulunmaktadır. Ayrıca, üç yıl önce kurdukları “Dörtlük Yayınları” adlı yayınevi şirketi ile her türlü kitap basım ve yayımcılığının yanı sıra; “Sofyan Müzik” olarak da, her türlü müzik yapımcılığı faaliyetlerini; Cihat Ergel(Ozan Kimsesiz)’le birlikte sürdürmektedir.
Halk müziğine ve ozanlığa merakı çocukluk yıllarına dayanırken, Edebiyata duyduğu ilginin Ortaokulda artmaya başlamasıyla birlikte şiir ve hikâye denemeleri yazmaya, Lise yıllarında ise saz çalmayı da öğrenerek besteler ve türküler yapmaya başladı. Yaşadığı dönemin önde gelen şair ve halk ozanlarından etkilenmiştir. Bu güne kadar 800’e yakın şiir ve 300’e yakın besteye imza atan Bilican, Kültür Bakanlığı “Âşık /Halk Ozanı” Sanatçı Tanıtım Kartı’ na da sahip olup aynı zamanda MESAM üyesidir. 2013 yılında çıkardığı ilk albümü “Talan Var” da ki “Köylü Baba” türküsüne çektiği klip büyük beğeni topladı. Ardından “Neler Gördüm”(2013) ve son olarak “Türküler Söyledim Prangalara” “(2019) albümünü dinleyicilerin beğenisine sunan Ozanın, Gönülde Birikenler(2013) , Benim adım Karanfil(2018) ve Türküler Söyledim Prangalara (Serbest Şiirler 2019) olmak üzere üç adet şiir kitabı mevcuttur.
Şimdi ise; yıllardır dağarcığında biriktirdiği ve çoğu yaşanmış olan öykülerden oluşan “YUMURTANIN HİKMETİ” adlı ÖYKÜ kitabını okuyucularının beğenisine sunuyor. Öyküler; feodal yapının hüküm sürdüğü zor bir coğrafyada ve mega kentlerin gecekondulardan oluşan varoşlarında yaşam mücadelesi veren insanların, yürek burkan dramlarının, direnişlerinin anlatıldığı; kan ve gözyaşına belenen 70’li yılardan kesitler sunan ve her okuyucunun kendisinden bir şeyler bulacağı konuları anlatmaktadır.
Çeşitli Şiir ve beste yarışmalarında ödülleri bulunmaktadır. Antoloji ve dergilerde şiirleri yayımlanan, Kültür Bakanlığı’ nca kütüphanelere gönderilen Gönül Eri Dergisi’ n de “Hikâyeli Türküler “ köşesi bulunan Halk Ozanı Bilican evli ve iki çocuk babası olup; “Ozanlar Halkın Dili, Gönül Telidir!” diyerek türküler ve şiirlerin yanına öykülerini de ilave ederek yoluna devam etmektedir
Yahya Bilican Kimdir?
24.03.1958 yılında Ardahan’ın Posof ilçesine bağlı Âşıkzülali Köyü’nde yedi çocuklu ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi. İlk Öğrenimini köyünde tamamladıktan sonra, dayısı Recep Durgun’ un 1971’de İstanbul’a giderken O’nu da yanına alması hayatının dönüm noktası oldu. Orta öğrenimini Gedikpaşa Orta Okulu ve Zeytinburnu İhsan Mermerci Lisesi’ nde, Yüksek Öğrenimini ise çalışırken Eskişehir A. Ü İş İdaresi bölümünü bitirerek tamamladı. 1980 yılında memur olarak göreve başladığı İş Bankası’ndan 2007 yılında şube yöneticiliği görevinden kendi isteğiyle emekliye ayrıldı. 2009 yılında Âşıkzülali Köyü Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin kurucu başkanlığının yanı sıra birçok sanat ve kültür derneğine de üyeliği bulunmaktadır. Ayrıca, üç yıl önce kurdukları “Dörtlük Yayınları” adlı yayınevi şirketi ile her türlü kitap basım ve yayımcılığının yanı sıra; “Sofyan Müzik” olarak da, her türlü müzik yapımcılığı faaliyetlerini; Cihat Ergel(Ozan Kimsesiz)’le birlikte sürdürmektedir.
Halk müziğine ve ozanlığa merakı çocukluk yıllarına dayanırken, Edebiyata duyduğu ilginin Ortaokulda artmaya başlamasıyla birlikte şiir ve hikâye denemeleri yazmaya, Lise yıllarında ise saz çalmayı da öğrenerek besteler ve türküler yapmaya başladı. Yaşadığı dönemin önde gelen şair ve halk ozanlarından etkilenmiştir. Bu güne kadar 800’e yakın şiir ve 300’e yakın besteye imza atan Bilican, Kültür Bakanlığı “Âşık /Halk Ozanı” Sanatçı Tanıtım Kartı’ na da sahip olup aynı zamanda MESAM üyesidir. 2013 yılında çıkardığı ilk albümü “Talan Var” da ki “Köylü Baba” türküsüne çektiği klip büyük beğeni topladı. Ardından “Neler Gördüm”(2013) ve son olarak “Türküler Söyledim Prangalara” “(2019) albümünü dinleyicilerin beğenisine sunan Ozanın, Gönülde Birikenler(2013) , Benim adım Karanfil(2018) ve Türküler Söyledim Prangalara (Serbest Şiirler 2019) olmak üzere üç adet şiir kitabı mevcuttur.
Yaşanmış öykülerden oluşan ve Mayıs 2021 tarihinde okuyucuyla buluşan “Yumurtanın Hikmeti” adlı Öykü kitabının ardından; “SEVDAYA KAR DÜŞTÜ” adlı dördüncü şiir kitabını okuyucuların beğenisine sunuyor.
Çeşitli Şiir ve beste yarışmalarında ödülleri bulunmaktadır. Antoloji ve dergilerde şiirleri yayımlanan, Kültür Bakanlığı’ nca kütüphanelere gönderilen Gönül Eri Dergisi’ n de “Hikâyeli Türküler “ köşesi bulunan Halk Ozanı Bilican evli ve iki çocuk babası olup; “Ozanlar Halkın Dili, Gönül Telidir!” diyerek türküler ve şiirlerin yanına öykülerini de ilave ederek yoluna devam etmektedir
Eserleri
Türkü albümleri:
1- Talan Var(2007)
2- Neler Gördüm(2013)
3- Türküler Söyledim Prangalara(2019)
Yayınlanmış Kitapları:
1- Gönülde Birikenler(Şiir-2013)
2- Benim adım karanfil(Şiir-2018)
3- Türküler Söyledim Prangalara(Şiir-2019)
4- Yumurtanın Hikmeti(Öykü-2021)
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!