Kor olup narında yandım,
Gül olup bahçende açtım,
Yaş olup ravzanda aktım,
Ben seni çok özledim.
Güneş sensiz doğmazdı,
Göğüs kafesim, yüreğime dar geliyor..
Ben, özlem kafesinde bülbül,
Sen, bulutlarda açan bir gül...
Hayat denen kafes, neden açılmıyor?
Dünya gözüyle Medine’yi bir görsem derdim.
Sen kokan havasını ruhuma çekmekti derdim.
Ravzanda açan o güllerinden, bir bir derdim.
Sen, benim şefaatçim! Oysa ben, Sana derdim.
Girmek isterken huzuruna Cibril kapısından,
Yeşil Kubbe’nin karşısında,
Bir dilenci..!
Nefsini yere sermiş,
Üzerine oturmuş.
Kalbi, kir pas içinde…
Zaman her yarayı sarar mı?
Yarsız güneş doğar mı?
Tek umudum rüyalar mı?
Sensiz ruh, tene sığar mı?
Bulut sevdalanır iner yeryüzüne,
Ey can! Terkeyle artık dünyayı,
Dünya seni terk etmeden.
Bırak yalanlarla oyalanmayı,
Gerçek seni alıp götürmeden.
Dünya denizinde yüzeceksin,
Ben, şuracıkta oturup durdurabilsem giden yıllarımı,
Sana kavuşmak için tutup, tersine döndürsem dünyayı.
Dokunarak ellerinle, siyaha boyasan ak düşen saçlarımı,
Aniden çıkıp gelir misin, sana açık bıraksam rüyalarımı?
Ben, şuracıkta oturup, durdurabilsem koşan yıllarımı,
Sana kavuşmak için tutup, tersine döndürsem dünyayı.
Dokunarak ellerinle, siyaha boyasan ak düşen saçlarımı,
Aniden çıkıp gelir misin, sana açık bıraksam rüyalarımı?
Saatler yine hasreti gece geçiyor,
Işık ve su, birlikte dans ediyor.
Yağmur onlara aşkını söylüyor,
Ayrılık vakti, aşıkları titretiyor.
Allah’ım, bu dünya ne kadar da yalan.
Cemreler düşerken,bir bir yeryüzüne,
Hasret kar olup yağdı canımın üzerine.
Her sabah dünya gülümserken güneşine,
Özlemin bulut bulut doldu gözlerime.
Günler sensiz koparmakta ömür yapraklarını,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!