Sonbaharın serinliğinde
inceden yağan yağmur
içine akar şairin bir ırmak gibi.
Yüreği toprak olur.
Topraktan alır gücünü,
kaleminin ucunda
İnanç ve umudun en sakin limanına
Yeniden demir atmış düşüncelerim.
Yeryüzünde hükümlü yol alıyorum.
Denizi, semaları neden özlüyorum?
Ne olduğunu anlat, ey ezilen Ruhum,
Kimseye kalmaz bu Dünya, er geç anlarız.
Doyumsuz EGO'nun bir tuzağıdır cehalet.
Fethedenler, boyun eğdirip hükmedenler
Kendini yüceltirken milyonları yok eder.
Açgözlülük tavırlarımız içimizde bir isyan,
Bir köprü çökmüş az önce
erken gelince sonbahar yağmurları.
Devinim kokuyor mevsimler.
Oysa, dualarımda hep yağmur var;
Çelikten köprüler yüreğimin şekli,
Islaktır hep yüzüm yağmura doymuş
toprak gibi, mühürsüzdür gönlüm!
Sefil görünür yüreğimde
merhametin ışığı.
Bir parça ekmek yeter bana
ve bir çorba kaşığı.
Paradır, puldur, mal veya mülk,
güç veya şan-şöhret için
sevgimi değişmem.
Satmam!
Yanardağlara sığmayan
tek bir ruhum var,
"Tuna nehri akmam diyor
Etrafımı yıkmam diyor."
Tuna sahiline vururken umutlarım
Bahar seferimde memleket kokusu.
Dökerim içimi gecenin karanlığına,
Aldanışlar şairliğimden olsun,
Duygu yüklü mısraların renginden.
Kaçırdığım çılgınlıklar kahrolsun,
Akıyorken akşamüstü içimden.
Rüzgarlara sevdalı göçen bulutlar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!