Beni yakan, yıkan, tarumar eden fırtınalar,
Sustukça dilimi kaybettiğim nice mevsimler,
Yıllardır karlar içinde üşüdüğüm kara kışlar
Bitti, bitti artık ömrümü yiyip bitiren aşklar...
Yalan düşler içindeki savrukluğunu gizle yüreğine. İçindeki yaban atlarını sal ülkenin bozkırlarına. Gözlerine çektiğin sürmeler gün olur boğarlar seni. Korku labirentlerinden geçmekten vazgeç artık. Yıllardır güftesiz bir şarkı gibi mırıldandım seni. Yıllardır yalandan kurduğun dağlara tırmandım bıkmadan.
Sevdandan vazgeçmeyi istediğim anlarda kendimi zamansızlığın en ücra köşelerine attım. Bitimsiz yollara düştüm her sana yanıp yakılışımda. Gönlümü teselli ettiğim bu hoyrat anlarda kaçışlarından anlamlar üreterek geçirdim vaktimi. Seni yargılarken bile sevdiğimi bilmedin, senden aşk dilerken kırılan yüreğimden kopan feryatları duymayayım diye son kez diz çöktüm önünde, son kez aşkına muhtaç olduğumu söyledim.
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta