ANILAR...ANILAR...
YAĞMURUN AZİZLİĞİ...
1957 Yılıydı ve Kurban Bayramının son günüydü. Mudanya'ya yakın bir köyde oturan yakınlarımız babama haber yollayıp bayramda mutlaka beklediklerini bildirmişler. Babam ev gezmelerini ve bayram ziyaretlerini pek sevmezdi. Bayramın son günü bizi köye göndereceğini bildirdi. Annem ve biz çok sevindik, ilk defa bir köye gidecektik.
Annem bir sürü hediyeler hazırladı, bize bayramlık kıyafetlerimizi giydirip saçlarımızı taradı. Hepimize kolalı kurdeleler bağladı. Ablam ve benim elbisem her zaman olduğu gibi yine bir örnekti. Çağla yeşili taftadandı ve yine terzimize diktirmiştik. Elbisenin eteği kloş ve kısa kolluydu. Belindeki kuşağı arkadan fiyonk bağlanıyordu. En önemli özelliği eteğe dikilen üçgen ceplerdi. Cepler sadece üç köşesinden tutturulmuştu yani süs amaçlıydı. Elbiselerimiz çok şıktı, herkes çok beğenmişti. Rahmeti annem ve babam bir ay öncesinden Bursa'ya gider, kumaşından, ayakkabı ve çorabına kadar hepimizin ihtiyaçlarını alırlardı. Sonra da terzi telaşı başlardı. Hiç unutmuyorum kloş etekle durmadan döner eteğin daire şeklini alması çok hoşuma giderdi.
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
gönlünüze sağlık beni çocukluk yıllarıma götürdünüz.ne güzel günlerdi o masum yıllar. bayramların değeribir başkaydı. hele bayralıkların. özlemle anıyoruz.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta