Bir sabah yola çıktık, pikniğe gitmek için,
Öyle hazırlandık ki, nevalemiz o biçim,
Düştük cılga bir yola, ha şura bura derken;
Türkülerle avunduk, ağır ağır giderken.
Saat on bir suları, maden suyuna vardık,
Odun toplamak için, araziye dağıldık,
Ateşi çatmıştık ki, kara bulut karıştı;
Soğanı öldürürken, damlacıklar erişti.
Harla yanıyor ocak, tam soğanı öldürdük,
Tencerenin içine, yağmur suyu doldurduk,
Ateş bir türlü yanmaz, tıs tıs edip duruyor;
Üfleyenin gözüne, zehir duman doluyor.
Şöyle böyle der iken, tenceremiz kaynadı,
Sonunda pişti yemek, midemizi boyladı,
Biz yemek yiyoruz ya, yağmurda sicim gibi;
Nihayette göründü, tencerenin de dibi.
Yemeğimizi yedik, yağmur ile beraber,
Böyle güzel sohbette, karşılaştırdı kader,
Malzemeyi topladık, sırıl sıklam olmuşuz;
İki kilo etten de, havamızı almışız.
Hasta oluruz diye, şehire dönüyorduk,
Çok fazla yağmur yedik, aslında donuyorduk,
Şehre inelim dedik, gayri olanlar oldu;
Tam yola çıkmıştık ki, üç kişi daha geldi.
Güneş doğdu bu ara, hava öyle kızdırdı,
İşte böyle bir anı, bu şiiri yazdırdı,
Hepimiz orda kaldık, çocukları gönderdik;
Vurduk koru ocağa, çubukları döndürdük.
Sonuna kadar yedik, hakkın nimetlerini,
Herkes döktü ortaya, olanca dertlerini,
Fotoğraf çekti biri, rast gelirse nereye;
Banyo olsun filimler, doldurdular dereye.
Çıktık yüksek bir yere, seyre daldık şehiri,
Gülünç şeyler anlattı, içimizdeki biri,
Tercüme eğlediler, bülbül sesini bile;
Öyle güzeldi her şey, yıkıldık güle güle.
Çam Aşık’ ın anlatır, orda olup biteni,
Şiire konu oldu, dağda deve dikeni,
Enteresan bazı şey, köşede kaldı elbet;
Saat on altı gibi, sona erdi bu sohbet.
Bekir Karaçam
Kayıt Tarihi : 27.2.2009 10:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Selam ve saygılar
SELAM VE SAYGILARIMLA
TÜM YORUMLAR (14)