Yağmurlu bir kasım akşamı

Yağmur yağıyor, aylardan kasım, İstanbul'dayım.

Damlalar penceremin camından süzülürken odada yalnızım

Önümde bir tabak meyve ile bir şişe kırmızı şarap.

Acıyorlarmış beni tanıyanlar, derlermiş ki 'hali harap!'

Oysa görüyorum penceremde oluşan silüetten üçüncü kişiyi ve olan biteni...

Bir ses fısıldıyor taa içimden diyor ki "merak etme, bekle..."

Kadehim düşüyor şırank! diye, parçalara dağılıyor

Şarabım ise kan gibi laminat parkenin üzerine yayılıyor...

Hemen olay yeri inceleme titizliğiyle kırık cam parçalarını toplayıp çöpe atıyorum

Kağıt havluyla da kırmızı şarap lekelerini bir güzel siliyorum

Müzik açıyorum notbook'umdaki youtube'dan havam değişsin diye...

Sıradaki parça Teoman'dan "uykusuz her gece"

Kadeh kadeh içiyorum, dalıyorum düşünceye hayallere...

Ve yine yansıyor pencereme olan bitenler tatsız bir şekilde...

Ama hiç mi hiç umursamadan devam ediyorum masamda içmeye...

Hareketli bir şeyler açıyorum sırasıyla; Ricky Martin, Shakira, Hadise...

Kendimi müziğin ritmine kaptırıp dans ediyorum yerimde...

Yağmur ağır ağır dinerken tarz değiştirip geçiyorum rock müziğe...

Layne Staley'in eşsiz sesiyle coşup "Man in the box" diyorum

Biten şarabın ardından Antep fıstıklı beyaz çikolata yiyorum

Güzel eğlendim, sıradan birgündü, çünkü tek başıma huzurluydum...

İşe gideceğim için yarın sabaha alarm kurdum.

İşte böyle bir kasım akşamında, ışığı kapatıp sızı vermiştim çift kişilik yatakta...