hava kararmıştı
yağmur yağıyordu
dudakları sımsıcaktı
elleri üşüyordu
bir öptüm
bir daha öptüm
kimseler görmedi öpüştüğümüzü
yağmurdan başka
iki gözüm çıksın
şimdi ne zaman yağmur yağsa
..
Bir yağmur mevsimi sevişmeliyiz seninle
O kapkara, o delinmiş gökkubbenin altında
Çılgınlar gibi...
Islak çimenlerin üstünde boylu boyunca...
Yağmur altında saatlerce günlerce
Hep benim olmalısın böyle serin böyle soğuk
Baksana çıplak atlar üşüyor mu
Ne boyunlarında atkı
Ne üstlerinde yağmurluk
..
İstanbul rüzgar rüzgar sevdiğim
Kah bir lodos denizlerden esen
Ilık mı ılık
Kah ustura gibi bir deli poyraz
Bırak saçlarını rüzgarına İstanbul'un
Bu şehirde aşksız ve rüzgarsız yaşanmaz
İstanbul bulut bulut sevdiğim
Kimi beyaz mı beyaz
İnce gül gibi
..
Benim memleketim yanar kavrulur şimdi
Tarlalarda başaklar sararmıştır
Yel esmez, yaprak kımıldamaz ağaçta
İnsanları yağmur diye göğe el açmıştır
Bir bulut görünse uzaklardan, güler yüzleri
Yalınayak çocuklar koşuşur tozlu yollardan
Oysa ne yağmur yağar, ne rüzgar çıkar
Bilmem ki Tanrı ne ister bu garip kullardan
..
Sen giderken gozlerim dop doluydu
Ve yagan yagmurla caddeler ıslak
Yoklugundan bir ruzgar esti hazin
Teselliler dokuldu yaprak yaprak
Gokyuzunde bir bir sondu yıldızlar
Bir karanlık geldi gittigin yerden
Umitlerim vardı tesbih misali
Sen giderken dagılıverdiler birden
..
Sonbahar geldi yağmurla beraber
Boynu bükük duruyor kasımpatı
Ölümü düşündürür oldu geceler
Yaz güneşinde bıraktık hayatı
İnsan böylede mahzun olurmuş meğer
Ansızın silindi renk saltanatı
Yaz güneşinde bıraktık hayatı
Ufuk yaslı, bahçeler kırık dökük
Geceler uzun, geceler korkulu
..