YAĞMUR YAĞIYORDU 2. Sezon

Ahmet Ünal Çam
698

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

YAĞMUR YAĞIYORDU 2. Sezon

YAGMURDAN SONRA HÜZÜN
(Yağmur Yağıyordu hikayesinin devamı)

Bütün yenilgiler benim, bütün hüzünler benim, bütün ölümler beni bekliyor. Yok yarından umudum. Ben ölürsem bitecek bütün dertler. 'Yenilmedim' diye bağırsam da nafile, sırtım yerde. Atmış felek sille üstüne sille. Çırpındıkça batmışım. Güzel yarınlar uzakta şimdi, kaf dağının ardında ejderha capcanlı, kesmiş yollarımı, bana umut getiren kuşlar düşmüş, tuzakta.

Karanlık sokakta yürüyorum, omuzlarımda bir karşılıksız sevdanın yükü ve kar. İçimde acı, içimde dert, içimde aşk acısı var. Geç saat, sokaklar ıssız. Gencecik bir kız balkondan bakıyor. halime, perişanlığıma, berduş gibi dolanmama bakıyor. Yüzünde bir acıma seziyorum, burukluğu silinmemiş bir gülümseme gönderiyorum. Sanırım sokak lambası sayesinde görüyor, gülümsüyor. 'Bu ne hal' der gibi bir bakış içimi yüreğimi deliyor.

Penceremin kenarındayım, ıssız sokaktan henüz girdim içeri. Sokak soğuk, evim soğuk, içim soğuk. Ankara'ya kar yağıyor, gönlüme hüzün. Ah canım, gitmiyor işte, gitmiyor gözlerimden yüzün.

Evime saklanarak giriyorum. Ben yokken perdeler sımsıkı kapalı. Ev boş mu, dolu mu belli olmasın istedim. Gönlümün sahibi, karşılıksız sevdam, gün gelir de ararsa beni, bulamasın... uzaklara gitti sansın istedim. Günlerdir erken çıkıyorum evden, geç geliyorum. Ayhan amcayla, Nebahat teyze bile beni görmesin istiyorum.

Geçenlerde nöbet yokken evde kalmıştım, evde miyim diye kapıyı çalmıştı Ayhan amca, saklanmıştım. Sanki bir platonik sevdaya daha yenik düştüğümü anlayacaklar, sanki içimdeki gizli sevda ateşinin sönmediğini sezecekler gibi geldi.

'Tadı yok sensiz geçen, ne baharın ne yazın. Kalmadı tesellisi, ne şarkının, ne sazın' Akşam..., hazanlar, gamları da almış yanına gelmiş yanıma. Bir türlü düzgün çalamadığım gitarı köşeye kaldırıyorum. Nazım'ın dediği gibi, 'O kötü sesime rağmen, söylediğim şarkılar öyle işliyor ki içime, öyle dokunuyor ki... '

'Şarkılara, şiirlere tutuna tutuna kurtulacağım bu sevdadan' diyorum,...aldanıyorum. Aldanıyorum bile bile, şifa sandım, her mısrasında zehir var sanki şarkıların. Her şarkıda biraz daha ölüyorum sanki. Kaçmak ne kelime, düşüyorum tekrar tekrar sevdaya. yaralarım gizli gizli kanıyor içimde

Sorma bana, 'Yaren nerendedir, nerende'
Aşktan olan yare, derindedir derinde.
Belki geçer, nazlı yarim gelende,
Olmaz ise, bu can tenden giden de

Gözlerim karanlıkta, dalıp dalıp gidiyor. İçimde bir şair dize dize, hüzün hüzün ölüyor.
*** *** ***
Sabah erkenden uyandım, perdeyi aralayıp dışarı baktım, bir kara yağmur selamladı beni. İçimde güneş söndü, dışarda yağmur, odamda hüzün kokusu. Kalktım, en nefret ettiğim kişi selamladı aynada. Öfkeyle mırıldandım, 'Başarısız olmadığın bir şey söyle bana! '. İnatla bakmaya devam etti gözlerime. 'Söyle, karşılıksız sevdalarını söyle, iş yerinde sakarlıklarını söyle, şairliğini, yazarlığını söyle! ' . Bana birisinin söylediği ve içimi yaralayan cümle parladı yüreğimden, gözlerimden süzüldü; 'Kimin yanında haysiyetin var ki! '. Bir tartışmada başarısız yazarlık macerama söz getirip böyle söylemişti. O gün yaktığım sayfalarca şiir aklıma geldi, gülümsedim. Nur'a aşık olduktan sonra yazdığım şiirleri aradım. yatağımın altındaki dosyaların arasında olduğunu hatırladım. Tam uzanıp alacaktım ki, içimde başka bir ses engel oldu. Sonra kendimi ikna ettim, 'En azından sobayı tutuştururken yakarım,...bir işe yarar.'

Mutfağa yürüdüm, kuru ekmeğin üstüne sürdüğüm reçel parmaklarıma aktı. 'Beceriksiz! ' diye bağırdım, kırdım kalbimi. Zorla bir kaç ısırık aldım, ceketimi alıp çıktım dışarı. Şemsiyemi unutmuştum, dönmedim. 'Hangi işi doğru yaptın ki, kimin yanında haysiyetin kaldı ki! ' cevap vermedim, yürüdüm ıslak sokaklara doğru, göz yaşlarım yağmura karıştı.

Sabah olmak üzere, yağmurlu sokaklarda gecenin karanlığı yavaş yavaş kaçmakta. Bir zalimin oyuncağı olmuşum düşüncesi içimi yaralıyor. En sevdiğime, gönlümün güzeline düşman olmaya çalışıyorum. 'Başkasını sevdiği halde benimle oynadı mı, yoksa sevdiğimi bile anlamadı mı? '

İznim yarın bitiyor, yarın işe başlayacağım. Üstelik tayin isteğim uygun görüldü ama dilekçeye yazamadan, sözlü olarak istediğim gibi Ankara'dan uzak bir yere olmadı. Yine Ankara'da, üstelik Genel Müdürlüğe tayin olmuşum. 'Olsun, en azından orda olduğumu Nur bilmeyecek. Görmedikçe, zamanla onu unutabilirim'. 'Unutmak' kelimesi bile içimi dağladı, 'Unutmak/Unutabilmek'. Yağmur yağıyordu, ıslanıyordum, üşüyordum, ağlıyordum, yaşıyordum(Nasılsa hâlâ) . Gömleğimin bir kaç düğmesini açtım, daha fazla üşümek, üşüdüğümden başka bir şey düşünmemek için. Dilim de başka şeyler söylemeliydi, şarkılardan fal tuttum usulca ve sonunda bir şarkıyla yine buldu beni acı,'Ben seni unutmak için sevmedim'
*** *** ***

Ahmet Ünal Çam
Kayıt Tarihi : 28.8.2008 14:51:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ahmet Ünal Çam