YAĞMUR YAĞARKEN
“Burada yağmur yağıyor durmadan,
başka da bir durum yok,
....sana selamı var,
görüşüyoruz onunla bazan...
.............. Nisan 1975”
Bakır bir sactı gökyüzü
Alev almış yanıyordu ufuklar
Ağır bir yorgunluk gibi girdin günüme
geçmiş zamanların olanca acı ve kahrıyla,
Gelip oturdu
cehennem kaçkını bir çılgın yangı
okşanmaya hasret kalmış duygularıma.
Bir değirmen taşıdır zaman
döner son sürat ve ağır mı ağır
eze eze belleğimin bütün gücünü
törpüleyerek direncini düşlerimin,
Her hücresi
bir ağıt denizi
gövdemin şimdi
Taşır kendini durgun, hırçın ve dalgalı
kalabalık bir kavga gibi gelecek günlere...
Ayrılıklar buğulanıyor sinemde
Çukurova yollarında bir serap asfalt
Ve bir ateş perisi güneş
döne döne dans eden tepemde.
Tütüyor gözlerimde sürekli hasretin
maya tutuyor bir tatlı macera
taaaa derinliklerinde yüreğimin,
Hep senden yana gidiyor adımlarım
ve hep sana doğru uzanıyor ellerim.
Kalbimde fırtına var çalkantılı günler için
Sevdamın dalgaları çırpınıp köpüredursun sürekli,
Dünya alem bilir ki
gönül sevda atınca
şahlandırmak istemektedir sevgiyi,
Ve biz gözlerimizde yakardık
ilk bakışın kıvılcımlarıyla
karanlık günler mahşerinde
yürekte depremler yaratan gel-gitleri...
Elim işe koyulmuş şu an
Ateş düşmüş yanıyor türküleri
kara sevdalı yüreğimin,
Aklım seyahat ediyor sana doğru
engin denizlerden yüce dağlardan,
Yanımda bir Türkmen kocası Pirsultan,
Yüreğim çırpınıyor eski sularda
dümende sevda kaptanım Karacaoğlan...
Canevimde diken gibi batmakta sürekli
yitik bir sevdanın bitmeyen sancısı
ve gözlerimde yorgunluğu onca uzun yılların,
Uçkun bir kavga körüklenir öfkemde
tenimde bir tanış okşayışın hayali
ve havada ılık bir nisan yağmurunun özlemi var,
Yağardı çocukluğumun yalnayak günlerine
şimdi yalnayak dolaşıyor kızlar
Melburnun kalabalık caddelerinde...
Melburn benim şehrim
Dünyanın en görkemli
insan ve kültür mozayiğidir çiçeğim,
Renk, ahenk, çeşni ve güzellik bahçesi,
Çarpar yüreği yavru ceylan kızlar gibi,
Günde yedi iklim sunar insanlara
günde dört mevsim yaşarsın Melburnda.
Hep akılda tut çok önemli burası,
Bitmeden beynimde
gönlümün çocukluğuna kaçan macerası
denizden esmeye başladı rüzgar,
Sardı göklerimi ansızın
Antarktika üstünden kalkan bulutlar.
Başladı bir mülayim yağmur
yağıyor incecikten, usul usul
yağıyor kirli suratına kara sokakların,
Ağaçların isli yeşil dallarına
yağıyor gül kurusu bahçelere
yağıyor hasret sarısı çimenlere
yağıyor eksoz istilasındaki koca şehre...
Yağmur yağıyor şimdi
otuz yıl öncesinin bir nisan günü
elime ulaşan bir mektuptaki haber gibi
değil kanatlandıran yüreği mavi göklere,
karanlık bir denizdeki
fırtınalı sağnaklarca
kanayan kalbimin derinliklerine.
Ve sen,
ve senin özlemin
yeşerip boy veriyor
sevdanın sel baskını yüreğimde...
Az sonra güneş açacak
ve okşayacak biliyorum
kırgın gönülleri
senin ellerince sımsıcak,
Ama yağmur yağıyor işte
ve nedendir bilinmez hayalimin perisi
seni daha çok özleyişimin nedeni
tüm öteki zamanlardakinden
yurduma yağmur yağarken...
Mehmed Sarı
Ekim 2005
Kayıt Tarihi : 13.4.2013 09:28:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Mehmed Sarı](https://www.antoloji.com/i/siir/2013/04/13/yagmur-yagarken-14.jpg)
ve okşayacak biliyorum
kırgın gönülleri
kutluyorum kaleminizi...
güçlü kalemden harika bir çalışma
tebrikler.
TÜM YORUMLAR (13)