Yağmur - Tevfik Fikret... Yüz Şiir / Yüz ...

Sedat Demirkaya
212

ŞİİR


22

TAKİPÇİ

Yağmur - Tevfik Fikret... Yüz Şiir / Yüz Yorum

Küçük, tekdüze, ürkek vuruşlar
Kafeslerde, camlarda titreşerek
Durmadan türkü söyler, ağıt yakar
Kafeslerde, camlarda titreşerek
Küçük, tekdüze, ürkek vuruşlar

Sokaklarda seller ağlaşır
Ufuk yaklaşır, yaklaşır, yaklaşır;

Bulutlar karardıkça zerrelere bir
Ağır, olgun dalgalanma gelir;

Bir soğuk gölge çevreyi bürür,
Gündüzden gece yarısı görünür.

Söner şimdi, görünürken demin
Maddesi karşımda bir âlemin

Açılmaz ne bir yüz, ne bir pencere;
Bakıldıkça vahşet çöker yerlere.

Geçer boş sokaktan, hayalet gibi
Koşarak bir çocuk, başı örtülü

O sıra, andığım gece, solgun ve bitkin,
Sürür bir kara çarşafı bir kadın

Saçaklarda kuşlar - acıdır bu pek!
Susarlar, uzaktan ulur bir köpek.

Öter ruhumun kulağında boş bir inilti,
Boğuk bir sessizlikle tınlamanın çelişkisi

Küçük, istek dolu, inci gibi damlalar
Sokaklarda, damlarda hep titreşir

Ezgi söyler durmadan, ağıt yakar
Sokaklarda, damlarda hep titreşir

Küçük, istek dolu, inci gibi damlalar...

Tevfik Fikret
(1897)

YAĞMUR

Bizim “güzel” dediğimiz şey, ‘öz ve biçim uyumunda mükemmelliğe yaklaşma’ durumudur. Her şey bir iç ve bir dış’tan oluşur. Sanat eseri de bir konu ve bir anlatış biçiminden (üslup) oluşur.

Realizm; olanı, olduğu gibi anlatmak, yazarın kendi kişiliğini gizlemesi, gerçeğe ekleme yapmaması, çıkarma yapmaması, duygularını sanatına karıştırmaması, olaylar arasında sebep-sonuç ilişkisi kurması…dır.

Parnasizm ise şiirde gerçekçilik demektir. Şiirde gerçekçilik nasıl olur? Elbette en önce gerçek doğa manzaralarının olduğu gibi ve güzel anlatımıyla… Diğer yandan düşünce ağırlıklı şiirlerle… Dış doğa, gerçekçi betimlemelerle, insan ise düşünceleriyle anlatılırdı. Bu şiirde ise bir doğa olayının, yani yağmur olgusunun betimlemesi, şiir diline mükemmel bir aktarımı, çevirisi yapılmış.

Şiirde konu: Yağmur.

Şair, betimlemesini yaparken konu dışına çıkmıyor. Yağmurlu havalarda ortalığın nasıl birden karardığını, bulutların insanın üstüne baskı yapan bir tavan gibi yaklaştığını; korku dolu bir âlemin oluşması ile insanların ve kuşların saçak altlarına kaçışması, uzakta köpeklerin uluması ve anılarında yağmurdan kaçan bir çocuğun telaşı… gerçekçi bir gözlem ve nesnel bir anlatımla verilmiş.

Ahenk: Yağmur.

Şiirde, yağmur önce hafiften, sonra güçlü bir biçimde yağmaktadır. İlk bölümde tıpır tıpır yağmur damlalarının düşüşü… Aruzun ustalıklı kullanımı… Sözcük sonlarındaki seslerin seçimi… Dikkat edilirse sözcük sonlarında bol miktarda ‘k’ sesi ve okumayı, ya da ses akışını sınırlayan virgüller kullanılmıştır. Bütün bunlar yağmurun başlangıçta tane tane atıştırdığı hissini okuma ve ahenk yoluyla yaratır.

Daha sonra yağmur coşkulu bir biçimde yağar ve ahenk de açılır. İçinde su sesini çağrıştıran “s,ş,r,l” seslerinin bol kullanıldığı sözcüklerin egemenliği görülür.

Sokaklarda seller ağlaşır
Ufuk yaklaşır, yaklaşır, yaklaşır;

Şiir de şırıl şırıl akar…

Dış görünüm: Yağmur.

Fikret’le birlikte bizde ‘tablo şiir’ anlayışı da gelişir. Ressam bir şairdir o. Bu şiire gözleriniz kısarak bakın, peri bacalarında olduğu gibi yukarıda bir ‘ağırlık’ göreceksiniz. Beş dizeden oluşan bu kütle bir buluttur. Sonra bu buluttan dökülen beyitleri yani yağmur tanelerinin ahenkle süzülüşünü, son bölümdeki tek dizede yağmurun yine yavaşladığı son damlaların tıpır tıpır dökülüşünü hissedebiliyoruz.

Sedat Demirkaya
Kayıt Tarihi : 23.11.2008 18:37:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Sedat Demirkaya