Elif yağardı yağmur, Elif'ti karın derdi,
Zaman Elif solurdu, gönül Elif söylerdi!
Yunus-u Mevlâna'ydık sevginin pazarında,
Dualı lâlelerdik yârin lâlezarında! ..
Elif'in elindeydi nişanım, nişangâhım,
Gündüzümü çaldırdım, geceden de siyahım!
Filistin'den Yemen'e kan damlar yenimizden,
Nedir söküp koparan bizi gülşenimizden?
Melül mahzundur eşsiz yurdumun serhatları,
Cehaletten sulanır ihanetin atları!
İnil inil bir efkâr bülbüllerin zârında,
Baykuşlar cümbüş kurmuş İslâm'ın diyarında!
İlâhi! .. Hikmetinden sual olunmaz amma,
İnsan sır içinde sır, hayat sonsuz muamma!
"Allah! .." der tetik çeker seferde her bir nöker,
"Allah! .." der, kurşunu yer, bir nöker yere çöker!
Şu Habil'le Kabil'in bitmez ihtirasları,
Devrilsin serkeşlerin şamdanları, tasları!
***
Ey, ruhuma üfleyen, suyu sudan ayıran,
Kimsesizler kimsesi, esirgeyen, kayıran;
İlâhi! .. İlk emrini unuttuğumdan beri,
Göğsümde bir şirpençe yoksunluğun elleri!
Apaçık işitmişken biz Seni ayet ayet,
Kopmuş bir uçurtmadan farkımız yok nihayet!
Ne çok günah işledik zulmettik kendimize,
Tuzaklara düşürüp kırdırma bizi bize!
Ey sevgili! .. En sevgili kullarının aşkına,
Sana yanmış kalplerin küllerinin aşkına,
Canilerin önünden ışığı söndürüver,
Can öğüten devranı tersine döndürüver!
Dindir şu sinelerden inleyen kan sesini
Kerem eyle, görüver aşkın divânesini!
Kesiver yollarını ruhumu boğan sisin,
Sen ana yüreğinden daha merhametlisin!
Dönsün bir gülistana seccadem, secdegâhım,
Affetmeyi seversin, affet beni Allah'ım!
Senin sevgini bekler sessiz, ıssızlarımız,
Senin mülkünde ancak Sensin bizim varımız!
Güldürüp düşmanları, daldırma infiâle!
İlahi! .. İzin verme yurdumda izmihlâle!
***
Ey bizi yetiştiren, aşkıyla tutuşturan,
Bir karınca misali "din gününe" koşturan,
Zayıfım, biçareyim, beni yaratan Sensin;
Aklımı kaybettirip sonra aratan Sensin!
Yanılacak olursam sorumlu tutma beni,
Böyle perli perişan burda unutma beni!
Küfre karşı kavuştur adaletin tezine,
Ağır bir yük yükleme gücümün yetmezine!
Unuttum ilk emrini her belâ beni buldu,
Hasan-Hüseyn'in yurdu Kerbelâ beni buldu!
Gözlerim gök güvercin, ellerim yağmur kuşu,
Senin izninle aştım engini dik yokuşu!
Aç açıkla kışladım, yetimden yana geldim,
Rabbim, yine bin günah işledim Sana geldim!
Biz ki sana inandık, Peygamberine uyduk,
Kaç asır eba-enced O'na muhabbet duyduk,
Sen bize acımazsan niye acısın düşman?
Sen Gafur'ur Rahim'sin, gazabından el-aman!
Günahımız bağışla, kâfirlere keder ver,
Şu bengi taylarımla kılıcıma zafer ver!
Eğriltme kalbimizi, Sensiz bırakma bizi,
Zulmetin karşısında cansız bırakma bizi!
Hârlanır can, ney yanar, inleşir sazlarımız,
Ulaşmaz mı katına sessiz avazlarımız? !
Sensin kirpiklerimde şu çağlayan şelâle,
İlahi! .. İzin verme yurdumda izmihlâle!
***
Aşkın coğrafyasında unuttu sevdâm beni,
Emzirir gayyalarda bu gam bu evham beni!
Nerde şimdi çağlara mührünü vuran hanlar?
Nerde Kılıçaslan'lar, Selim'ler, Süleyman'lar? ...
Şehit torunlarına değmez mi Hak'kın eli?
Şu nehirlerce akan hangi suçun bedeli?
Çölde serilmiş şehit, sedâ sedâ eriyor,
Her sedânın içinde bir târih can veriyor!
Kapımıza dayanmış asrın bütün açları,
Gör nice sancılanır beynimin burgaçları! ?
Yürek sızlar, can sızlar; yürekte vatan sızlar,
Cennet pazarı kurmuş yurduma vatansızlar!
İzinden mi ayrıldım, sözümü mü tutmadım?
Düşer uçurumlara attığım her bir adım!
Issız yerlerde yatan şühedâlar aşkına,
Rabbim, çevirme bizi çaresize, şaşkına!
Kanatsız bir kuşum ben, gönlüm kurşun beresi,
Alev alev yanıyor ruhumun penceresi!
Çağırdın, bin günah işledim sana geldim,
Çağırdın, affımı düşledim sana geldim! ...
Şu çorak toprağında kavrulurken hârımız
Sensin sığındığımız her dem nevbaharımız,
Bir goncanın göğsünde nasıl yanarsa hâle,
İlahi! .. İzin verme yurdumda izmihlâle!
***
Rabbim, Senin isminle yunan, yoğrulan dağlar,
Her şafak bir huşuyla Sana doğrulan dağlar;
Gül kokuşlu vadiler, şu gök seher, kızıl tan,
Şu coşkun ırmaklarım kan revandır, kan revan! ...
Öksüzlerin pâyesi gamlı uzun akşamlar,
Ufkun her köşesinden çerağ-ı hüzün damlar! ..
Kubbelerde münzevi, solgun seyyârelerim!
Şadırvanlarda sessiz sızlıyor yârelerim!
Destan destan geçtiğim şu Necid çöllerinde;
Adadenizlerinde, Asya'nın göllerinde,
Bir mâverâ kuşuydu Hira'lı düşlerimiz,
Sendin hüzünlerimiz, Sendin gülüşlerimiz!
Şaşırdı Tuna beni, buz gibi viranlığım,
Savrulup gitti Nil'de şanlı hükümranlığım! ...
Dicle'de damla damla boğdum öbür yarımı,
Fırat'ta ağıt ağıt yıktım kıyılarımı!
Üvezin dallarıydım kumların diplerinde,
Kaldım haramilerin o kanlı ceplerinde!
Ezildikçe ezildim, üzüldüm Sana geldim,
Bir "vav" gibi kıvrılıp büzüldüm Sana geldim!
Firûze bir kandilim, şavkım Senden ibaret,
Sensiz dillenmez dilim, şevkim Senden ibaret!
Söndürme ışığımı, kesmesin pusat beni,
Karanlıkta kurudum, nurunla ıslat beni! ...
Senden gelir varımız, Sensin sedâlarımız,
Öncemiz ve sonramız, kutlu sevdâlarımız!
Oylum oylum açsın da göğsümde kızıl lâle,
İlahi! .. İzin verme yurdumda izmihlâle! !
YİTİKOZAN
Durmuş KayaKayıt Tarihi : 26.5.2017 21:23:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Teşekkürler, şiir seven yüreğinize selam ve sevgiler...
TÜM YORUMLAR (2)