Sükûtum, kör bıçak yarası gibi çekilirken darağacına,
Bir kızıl saçlı şafak doğar göğün yamacına...
Ben seni yazarım göç eden gecenenin kara gözüne,
Ölümü anlatan ayetler gibi,
Peygamber aşığı beyitler gibi,
Güle müptela bülbüller gibi...
Şarkılar söylerim kanayan kuş diliyle,
Şiir olsun gözbebeklerine...
...... Ve bir âhh çekerim dudak sarartan cıgara dumanında,
Ayrılığın canı cehenneme,
Elem seneler neylesin buna...
Ağlamak istiyorsan, ağla
Gitmek istiyorsan, git
Azat kuşlar ülkesine, güneş olmuşken eşiğime...
Bir sabah Cebrail'in kanatlarıyla döneceksin,
...... Ve aşka dair ne varsa yüreğe dokunuşlarla vuracaksın...
Eyy dudak moru kara dut,
Eyy sevdaya gebe umut,
Eyy gözü ağlak bulut,
Sen eyy Zühre yıldızı, eğil elimi tut..
Erteledim bütün ölümlerimi,
Bilsen ne çok çentikledim gülüşlerimi,
İçim yangın yangın efkâr,
Hiç mi merhamet yok sende,
Acılarım yağmur düşü, sar da sinede uyut...
Kayıt Tarihi : 9.3.2024 13:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!