Yağmur duası
O gün her kes en yeni elbiselerini giymiş bayrama düğüne giyinir gibi hazırlanmıştı,on beş gün öncesinden bu cuma günü yağmur duası her zaman olduğu gibi köyümüzde yapılacaktı, gelenlerin çoğu uzak köylerden oldukları için merkez mahalledeki camimizin önünde kazanlar kurulur,en az yedi sekiz kazan keşkek çorbası pişirilirilip tepsilere dökülür grup grup yerlere oturularak gelen misafirler karnını doyurmuş olurdu ...
Bizim mahalleden yağmur duasına gitmek isteyenler keşkek çorbası malzemesi getirmek hem çorba pişecek kazanlara yardım etmek isteyenler olarak erkenden yazıya (sokağa)çıkıp beklerken bizimle birlikte gelip gidecek varmı diye sağa sola bakınırken,karşı mahalleden ellerinde pazar torbaları ile yola çıkmışlar,onlarda bizim gibi merkez mahalleye gidecek yanlarına yoldaş arıyorlardı.bizden bir ses duymadan biz onlara bir şey söylemeden,aramızda yazısız kural olarak bekleme yeri olarak belirleğimiz yerde beklemeye başlamışlardı.bu taraftan babam ben ve abilerim komşularımız dan amcalarımız ve çocukları 10 kişiye yakın grup ile yola çıktığımızda karşı taraftan gelenlerle yirmi kişi civarında bir kalabalık olmuştuk. iki yakadanda daha gekecek kişinin olmadığına kanaat getirdikten sonra yola çıktık, az ötedeki mahalle kabristanın başında herkes kendi başına herkesin bildiği 3 ihlas 1 fatiha okuyup ölmüşlerimizin ruhuna bağışlayıp duamızı yapmış olduk bu kabristanın yanından her geçtiğimizde okuduğumuz duaların her birisini tanımış olduğunuz mahallemizden ahirete göç edenlere birinci görevimiz sayıyorduk, duayı akşam ezanından sonra kabristanın yanından geçtiğimizde nedense yapmazdık.
Yolumuzun bundan sonraki yarım saatlik kısmı yokuş yukarı idi,tarlaların hasadı alındığı için kullandığımız yoldan gitmeyip tarlaların içinden yolu kısaltıp kesmenleme tepe diye tabir ettiğimiz tarlaların başına varmıştık.Bundan sonrası biraz rahattı dayım'ların oturduğu mezraya vardığımızda oradan da beş altı kişi bize katılıp yürümeye devam ettik,artık yolumuz akuru bir yoldu güneş sıcaklığını hissettirmeye başladığı halde gittiğimiz yolun etrafı sık meşe kayın çam ağaçları ile dolu olduğundan,serinlik içinde merkez mahallenin girişindeki teyzemlerin oturduğu evin önünden geçip mahalle içinden camimize ulaşmıştık.Merkez mahalledekiler hemen hemen herkes cami önüne toplanmış kazanları yerlerine yerleştirilip altlarına ateş yakmaya başlamışlardı, elimizdeki malzemeleri her yıl keşkek çorbası pişirmedeki hünerleri ile bildiğimiz bir amcaya teslim edip kazanların yanından geri çekildik, çünkü fazla kalabalık yapmak her yerde oldugu gibi buradada sıkıntı olup kazanların kaynamasını geciktireceğimizi biliyorduk......
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim