Siz bir başlangıç bile değilken
yokken denemez çünkü vardınız
geyikler inerdi gözlerinize
ağaçlarınız fındık ve sincap
bu yüzden omuzlarınız
memeleriniz bir kitap gibi okunaklı
oluklara düşen sessiz damlalardı
bin kez yondum sizi bin kez doğurdum
bir keten buruşukluğu her seferinde
yağacak diye düşünürdüm havalara bakarak
bir serinlik bir kıpırtı otta ve ağaçta
akşamın kanından gecemize yaklaşan
bir gemi gibi önce küçük sonra yakın
iri damlaları o seyrek yağmurun
tüterdi ot çakıl kum
siz bir başlangıç bile değilken
sizi yazdım kotardım
bir başucu kitabı olmanızı istedim
tek tek iri o yabanıl kelimeler
onlar işte renkli zarlarının içinde
olukların çinkosunda yuvarlanan
siz daha bir başlangıç bile değilken
yağmur başlamıştı
ama ne ben ne bahçe ne yaz
hiçbirimiz.
Kayıt Tarihi : 25.11.2012 22:12:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Oktay Rifat](https://www.antoloji.com/i/siir/2012/11/25/yagmur-baslangici.jpg)
sonra sat binonbeşe
Hem şiirin başlığı, hem benim başlığım dikkat çekici olmalı.
Önce şiirin başlığına bakalım.
“Yağmur Başlangıcı”
Bizim edebiyatımızda genellikle bu tarz bir başlık pek kullanılmaz. Aslında yazılara ve şiirlere konulan başlıklar, o eserin okunmasında bile çok çok etkili olabilir. İlgi çeken, merak uyandıran başlıklar, “acaba ne yazılmış. ne anlatılmış” diye kendini okutabilir. Hatta zaman zaman öylesi başlıklar kullanılmış ki, konuyla uzaktan yakından ilgi kurmak bile imkânsızdır. Dediğim gibi amaç ilgi uyandırmak, okuyanı bir bakıma şoke etmek, şaşırtmak ve kendince düşündürmektir.
Bizim şiirimizde, başlık bir bakıma işlenen konunun mahiyetini, muhtevasını yansıtır.
İlgi çekici olması ise bir kat daha fazla okunmasını sağlayabilir.
*
Benim başlığım, çok doğru bir başlıktır aslında. Çünkü bu tarz, bu yol Garipçilerin benimsediği temel düşüncedir, temel yoldur.
Şiirde kalıplara, şeklerle, duygusallığa ve biçimciliğe yer vermek; şiiri belli kalıplara sokmak yerine, “KURALSIZLIĞI KURAL EDİNMEK” en doğru yol olacaktır.
Şiire de bakıldığı zaman bu görülecek ve okunduğunda da anlaşılacaktır.
Bizim şiirimizde genellikle konular da belirlidir. Dünya edebiyatında olduğu gibi ağırlıklı aynı konular işlenmiştir...
Aşklar, acılar, felaketler; kahramanlıklar, bellik kalıplar içinde “hece, aruz, ölçü ve şiir türlerinin biçim özelliklerine bağlı kalınarak” yazılan eserlerdir.
İyi de, şiir sadece kalıpçılık mı olmalıdır?
Serbest olamaz mı? Her konuda şiir yazılamaz mı? Halkımızın kullandığı kelimeler, deyimler, meseller ve hatta yerel kelimeler dilimizin, kültürümüzün bir parçası değil midir?
Şiir, sadece yıllardan beri kalıplanmış duyguların, aynı kalıplar içinde anlatılması mıdır?
İşte bu soruları kendi görüş ve bakışlarıyla değerlendirmişlerdir, Garipçiler ve bir araya gelerek kendilerine özgü bir şiir anlayışı ve kuralsızlıkta yeni bir bütünlük oluşturmuşlardır.
Şiiri bu gözle okur ve görürsek anlamamak olmaz sanırım.
*
Türk şiirine farklı katkılarından ve güzel eserlerinden dolayı değerli usta şairi rahmet ve minnet duygularımla yad ediyorum..
Eserleri hep okusun diyorum.
Eskiyi devam ettirmekle birlikte, yeniyi de denemeliyiz. Yeniliklere de açık olmalıyız.
Zaman; iyiyi, güzeli süzecek, bize en iyisini nakledecektir zaten.
*
Yoğurt’u nasıl yersiniz?
İster yoğurt olarak tüketin, ister ayran yapıp için, ister bir sebze yemeğinin üzerine dökerek yiyin…
Kim nasıl isterse o şekilde yiyebilir. Önemli olan yerken tat almak, fayda sağlamak değil mi?
Aşağı yukarı aynı muhtevaya benzer bir şiirimi eklersem, sanırım şiir daha da iyi kendini göstermiş olur.
*
HEPSİ YANDI
Bir göl kenarında
Bir tepenin ardında
Gözlerinin aynaya baktığı yerde
Yan yanayız
Bir metrekarelik alandayız…
Tebessüm merdivenlerinde
Adım adım ilerlerken arzularım
“Açıl susam açıl” dememe gerek kalmadan
Ardına kadar açılan masal kapısından
Tam girecektim içeri…
…
Dur hele! ..
Vakit henüz tamamdı! ..
…
Kızılın karaya düştüğü andı
Can da/yandı…
Canan da/yandı...
Hikmet Çiftçi
TÜM YORUMLAR (14)