Dün saatlerce yağmurda dolaştım. saçımın her teline, iliklerime kadar ıslandım. yağmur damlaları çivi gibi çaktı alnıma damlalarını, umursamadım. çünki dışımda değildim o an. dışarda beni tanımlamayan sesler, kokular, ışıklar, insanlar yoktu. orda değildim. görmedim, duymadım, hissetmedim hiçbirşey. birisi gelse saplasa bıçağı üzerinede ölülerin arasına hoşgeldin yazsa onu bile hissetmeyecektim. dişlerimi sıktım konuştum kendimle ve benden hiç ayrılmayan tenimle. kah sinirlendim kızdım, kah affettim kendimi. seni mi? seni çoktaaan affettim çünkü ben seni affetmezsem kendimi affedemem ki. son dilediğim özürde erittim benliğimi. son kendine iyi bak dediğimde çöktüm dizlerimin üzerine birgün düştüğüm yerden kaldırıp beni gögsüne sarman temennisiyle. ama son hoşçakalımda bırakamadım seni. gece 3 uyandım birden içimde bir acı dayanmak imkansız. rüya gördüm desem değil sadece acı. insan uykusundan acıyla uyanır mı ya. tarif edilemez, anlatılamaz ama tanıyorum bu duyguyu eskilerden. sana her dokunduğumda hissettiğim çaresizlik bu. her zaman geldiğin hep giderken bıraktığın sensizlik korkusu. nasıl başetmiştim daha önce hatırlamıyorum. ah bir hatırlasam hemen kurtulacağım senden. bilirsin sıkıntıya gelemem. neyse yağmurlu yola geri dönelim. arabalar geldi karşımdan, insanlar köpekler. dediler herhalde kadının şemsiyesi yok. yada deli galiba divane. bilmiyorlarki ben ateşe uçan bir pervaneyim. her seferinde ateşte yanar, bir başka pervanede yeniden can bulur yine yanarım. yok hayır deli değilim. dedim ya ben ateşe uçan bir pervaneyim. sonra bir sokağa saptım amaçsız yürüyüşümde. pazar yerinin çığırtkanları karşıladı beni. sebzeler meyveler. bir zamanlar şükür ile baktığım yiyecekler düşman oldu bana. beni hayatta tutan içindeki vitaminler minereller ve vs besinleri yüzünden. oysa ben orda değildim artık. ben sende benliğimi erittim ey sevgili. bana yakıştırdığın tüm sıfatlar benim, yüklediğin tüm kötü, pis, günahkar olan anlamlar benim. seninle mücadele etmeye gücüm kalmadı artık bunu gör. saldırırsan bana kendimi savunmayacağım. ben buyum. şimdi ne olduğumu sende biliyorsun diye değişeyim mi? biliyorsun görüyorsun neyden korkuyorsun. ne yapacaksın şimdi benimle sen karar ver. ben eğileceğim kadar eğildim...
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta