Bak öyle masumca çarpıyor ki damlalar,
Henüz yağdığının farkında bile değiliz.
Ve öylesine tuhaf bakıyor ki insanlar,
Sanki asıl ıslanan ‘biz’ değilmişiz.
Ki, insanlar, bize bakıyorlar,
İnsanlar bakıyorlar,
Fakat o insanlar,
Islanıyorlar,
Dışarıdalar,
Dışarılar
Soğuk.
Yağıyor,
Yağmur yağıyor.
Meşakkatin şiddeti,
Meşakkatli şimşekleri,
Bizim nasırlı yüzümüzde.
Dışarısı soğuk, fakat dönmek yok,
Çünkü upuzun bir yol var önümüzde.
Yanımızda bir köylü, bir çöpçü, bir de amele,
Islanıyoruz zulüm yağmurunda, kardeşçe, el ele.
Dünyada daha değerli bir şey mi var insandan,
Dönmek yaraşmaz bize gayrı bu yoldan.
Biri tarlada, biri işte, öteki bekleyişte,
Bu sınıfsal fark hep böyle işte.
Köylü çalışır, amele taşır,
Zengin yer, çöpçü siler,
Döngü böyle döner.
Yağmur yağdıkça,
Bu döngü döner.
Ve dışarıdayım
Dışarılar
Soğuk.
Dışarılar,
Dışarılar onların.
Ve yağan yağmurlar
Ve yağdıran da onların.
Yağmurda ıslanan emekçiler,
İşte ikimiz de sesi olmalıyız onların.
Onlar ağlayınca ben de ağlayacağım,
Yağan yağmura ıslanmamaya duracağım.
Ve ıslandıkça onlar ve sürüklendikçe onlar;
Bende seni kâğıtlara sürteceğim, ağlayacaksın.
Yağmurları durduracağız seninle, sen ağlayacaksın.
Onlar da gözyaşlarınla sulayacaklar körpe fidanlarını
Ve yağınca yağmurlar, ıslanacaksın, ama dayanacaksın.
Bak yağmur devam ediyor, artık sen de benle dışarıdasın,
Ama unutma dert kölem, yağmur yağdıkça dışarısı hep soğuk
hep soğuk olacak.
Kayıt Tarihi : 19.9.2012 10:54:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!