Yağ yağ Yağmur!
Dua eden etek üstünde elleri,
Laf edemeyen dilleri
önünde erkekleri
Palamut altında
bu yatırda,
Ulu bir Seyid yatıyor diyor
şefaat eden halleri!
Havalarda bu yaz ammada sıcak geçiyor
Arpalar da nerdeyse yetti yetecek
Lakin boyları güdük mü güdük
ve gölge yerde ki Topraklar .
maviliklere buhar gönderir...
Ahmet dayım, gençlere dert yanıyor!
"La yavrum daha Ağustos gelmeden, anızlar kurudu“
Önde Ali hoca, geride köylüler,
itikatla elleri havada yalvarıyor.
“ Yaarabbiii, yağmurunu esirgeme bizden,
telef olduk susuzluktan“
Çekirgeler tarlalari istila eder gibi ses veriyor
Gültepe de,Tek ağaçın gölgesine sıkışan köylüler
Naylon torba ve çenteleriden, azıklarını sofraya serip
ilk işleri, terlerini yenleri ve keteniyle sildiler..
En çok Mahmut emmi şikayetci bagdaş kurmadan
Romatızma sızsından!!
Yaşlılar, kuru ekmeği katığa banarak yutuyor
Karnı doyan göğe bakıp dua ediyor..
"Yarabbii sesimizi duyy, koyma bizi darda!"
Gök hala mas mavi,
ortada ne bulut, ne ot sallayan yel var!
Bozkır her yıl kendi kendini büyütüyor buralarda…
Ingilizce yazılı t-shirtleriyle yüzünü yelleyen gençler
Bir yolunu bulup Köye kaçmanın telaşesindeler!!
Kemal Öğretmen, alim ve dokunaklı birisiydi..
Alnından göz bebeğine oradan yanağına inen bıçağın,
Kini var yüzünde!
Bir akşam eve dönerken, usturalı bir el degdi sokağına!
Ağzında laf sabreder,
dökülürken heyecan verirdi ortama..
Zaten, ajitasyonuna yedi yıl kesmişti 12 Eylül!
“Arkadaşlar, inancınıza sayğı duyuyorum,
lakin Yağmur böyle yağmaz!
Almanya da haftada yağması ormandandır!
Meşe, Gürgen, Selvi, Çam gerek dağa Taşa.
Yannda oturan Alinin Paşa, homurduyor,
Laf veriştiriyor içinden
Ayağa kalktı, öfkesi burnunda,
Tehlikeli laf etti boyunca!
“Bu pis herif yüzünden yağmıyor,
bu ölmeden damla düşmez
Nalet herif, adi komunist ölsende kurtulsak!“
Elinde meşe sopa sanki emir aldı okyanus ötesinden!
Havada daire çizen değnek,
sırtına öyle indiki Öğretmenin
Önündeki yarma aşına kamandı yüzüstü!
Kemik sesi, börtü böceğin sesini yuttu..
Ortalık karıştı yekten!
Yekinen kalktı yerinden,
Kadınlar saç saça
Erkekler baş başa birbirine girdiler!
Köyün büyükleri, zorla yatıştırdı ortalığı..
Kan bulaştı tencereden kazana,
Yaglı yumurtadan yufkaya!
Jandarma yetisti yarim saatte
Yola indirdi kadını kızı
Bebeleri erkekleri
Dert yanıyordu askere köylü!
Kaburgası kırık öğretmeni ,
Jipe atan Ismail Başcavuş. köylülere,
“Aklınız başınıza gelsin,
Sulakyurt´a iki saat yürüyünde" dedi!
Karakolda muameleyi eksiksiz gören herkes,
Verdi veriştirdi tabanı şişen Alinin Paşa´ya;
“Lan Gobel, nalet olsun seni doğuranada dokuyanada,
sanki taşla doldurduk boklu kuyunu!
Yağmur ne zaman mı yağdı?
Herhalım, on hafta sonra,
ama ne yağma
Rahmet öyle yağdı ki
Köylü nerdeyse yağmasın diye duaya çıkacaktı!
Sel ilkin kendi yatağını vurdu!
Ali Ekber‘in danası
Zöhre kadının anası
Salim`in kurumuş ayvasını,
Süpürüp götürdü yazıya aşşağı!
Ögretmenin beli, yeni yeni düzeliyor.
Felakete baktıkca içi burkuldu!
Emirdi sesi sanki, “Yeter, kesmeyin şu koruluğu!“
“Efendiler, bize yeşillik, orman şart!“
Bu devirde yağmur duası da ne demek?
Alinin Paşa, ortalığı geren bu sese
Bu sefer içinden sadece sövebildi!
Senin yeşilinede ,
Ağzındaki dişinede!!
Çocuklar iki adım ötede,
Kavgaya durmadan,
Birbirine vurmadan
El ele, kol kola
Bağıra bağıra oynadılar!!
Yağ yağ yağmur,
Teknede hamur,
Ver Allah’ım ver,
Sicim gibi yağmur
Haydar Metin
Hilden, 10.06.2018
Kayıt Tarihi : 10.6.2018 23:55:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Haydar Metin](https://www.antoloji.com/i/siir/2018/06/10/yag-yag-yagmur.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!