Yadigar şehrin solgun ışıkları çağırdı beni
Uzaktılar ve uzaktaydılar, ağaçların dallarında meyve gibiydiler
Üflesen sönecek gibi duruyorlardı ve beli bir saat sonra sönüyorlardı zaten
Sokakları dardı şehrin, kapıları büyük
İnsanları mertti çoğunun ve namert kedileri vardı
Dar ve karanlık sokaklarında
Uzun ve derin bir tarihi vardı kentin
Lakin yeniktiler, sürgündüler, talan edildi her daim
Kar yağardı şehrin üstüne kışın lapa lapa
Ama yağmurları daha başkaydı, toprak kokardı
Şehrin üstü başı
Yama yapılmış bir fistan gibiydi yolları, kaldırımları
Kırık döküktüler binaları, parkları ve çocukların hayalleri
Sürgün bir hayatın diyetini ödüyorlardı sakinleri
Oranın sakinleriydiler ama kimilerine göre de
Sakini oldukları yerde pek sakin durmuyorlardı
Onun içindi ki yamaydı zamanları, geçmişleri
Yadigar şehrin ışıkları sönüktüler çoğu zaman
Uzun ve uzak ellerin hep parmağı vardı ışıkların düğmelerinde
Köpekleri genelde iki ayaklı oluyorlardı ve çok havlarlardı
Çok havladıkları içinde belli bir zaman sonra ısıramadılar kimseyi
Ya da çok tutular zamanında çocukların paçalarından
Isırdılar yüreklerinden gençlerin, yetişkinlerin
Ve usandılar, yenildiler
Korktular sonra sabrından, inançlarından şehrin sakinlerinin
Ben çoğu zaman gidemedim belki ışıklarını aydınlatmaya
Ama solgun ışıklarını hep içimde aydınlattım
Sürgün bir hayatın karanlığını, kentin özlemiyle aydınlattım…
05/01/2011
Sami ÇiftçiKayıt Tarihi : 6.1.2011 02:14:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)