Rüzgâr saçlarını yüzüne vurduğu zaman
Ben yeniden keşfediyorum seni Ronika
Ütopik bulguları delerek
Seni uzaklarda yazıyorum
El değmemiş yazmalara,
Şimdi kim, hangi sokakta sarılabilir?
Hangi savaşın orta yerinde
Yağan bombaların gölgesinde sevişebilir?
Eyy benim gündüzü kara
Gecesi uykusuz eşkıya sevdam
Parmak uçlarımda derin bir iç çekişsin sanki
Son treni kaçırmış bir çocuğun buğulu gözleri,
Sen bendeki yalnızlığa tekabül eden umudun tarih
öncesi,
Sen rüyalarımda üflediğim sözlerim
Artık her yol
Kendime çıkmaz bir aydınlık,
Attığım her adım çürük bir ayak izi,
Artık inancım umut doğurmuyor Tamara.
Kum saati misali
Sigaramı yeni ateşe verdim Ronika
Kasıklardan inen mutlulukların
Trampet eşliğinde yükselen doruğuna takıldım
Ve tam da düşmek üzereyken
Sen düştün aklıma
Sigaramı yeni ateşe verdim Ronika
Kasıklardan inen mutlulukların
Trampet eşliğinde yükselen doruğuna takıldım
Ve tam da düşmek üzereyken
Sen düştün aklıma
Sigaramı yeni ateşe verdim Ronika
Kasıklardan inen mutlulukların
Trampet eşliğinde yükselen doruğuna takıldım
Ve tam da düşmek üzereyken
Sen düştün aklıma
Artık kıyısındayım vedaların
Omuzlarımda kırk beş metre karelik yalnızlığımla
Dilime dolanan kekeme gitmeler sürüklüyor beni
Dağ keçisi kavminin sınırlarına
Bu uzun yolculukta ilk günahımı sana yazarken
Yokluğunda değil
Varlığında yaratmalıydın okunmamış satırlar,
Bir şahmeran duası misali.
Hatırlar mısın Ronika?
Güneş sana ne aşinaydı öyle
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!