Hissediyorum,
Aldığım manevi güç ile epey yol alacağım.
Kuzeyden bir güneş ışığı farkettiğimde,
Gerçekliğine inanmadım,
Haklısın, belki de inanmak istemedim ısrarla.
Oysa kaldırınca gözlerimdeki perdeyi,
Çekince yüzümü kapatan ellerimi aşağıya;
Gördüm.
Şimdi, o gerçekle yaşıyorum.
Bir yaşam hırsı sunmuş bana,
Binmişim bu hırsın sırtına,
Dörtnala ilerliyorum yolumda.
Başlarda mücadele verdiğim güvensizliğimi
Kendi ellerimle parçaladım.
Ufalanırken izledim gözlerimle.
Hüzünlendiğim,
Görmemek için yumduğum da oldu gözlerimi.
Başarınca bir tatlı huzur kapladı bedenimi.
Ve ruhumun derinliğine inen kapıyı
Aralamaya karar verdim.
Uzatıp yavaşça, ürkekliğimle elimi araladım.
Bilemiyorum,
Belki en büyük yanlışımla tanıştım kapı aralığında.
Bir hamlede yüzündeki maskeyi indirebilirdim
Ya da gerçekliğiyle başbaşa olduğumu kavrardım.
Oysa hiç kalkmadı elim.
Bir sarhoşluk musallat oldu;
Üzerine düşmedim.
Kenara çektim bedenimi, zamana geçit verdim.
Kuzey güneşinin parlaklığına aldanıyor olmalıyım.
Diyorum ikna etmek için,
İlk adımı atmak üzere olan ruhuma.
Hatalarımı telafi etmekte o kadar zorlanıyor ki
Kırılmaması için gözlerimi kör etmeyi düşünüyorum.
Tedavi edecek gücüm var mı, hiç sınamadım.
Riske atılmayacak kadar yaşlı hissediyorum,
Duyarsızlığım değer vermeyişimden değil.
Kaynağıma indiğimde karışık düşüncelerimi toplayıp
Birer birer akarsulara bırakıyorum.
Alsın, götürsün gittiği yere,
Uzaklaştırsın benden diye.
Hayretlerim bent oluşturuyorlar karşımda.
Akarsular donmuş!
Diz çöküyorum;
Başka rolü yakıştıramıyorum kendime.
Üstlendiğim rollerin ehemmiyeti mühim değil.
Yüreğimdeki sesin çığlıklarını gömdükten sonra toprağa.
Ardından…
Büyük bir kayadan kopmuş
Minik bir parçacık koyarım toprağın üzerine,
Kutsal bir törenle; kendimce.
Dönmesine izin verirsem bir gün başımın bu yöne,
Yadederim…
Kuzey güneşinin sıcaklığını hissederim,
Biçare yüreğimin sakin köşesinde.
Yadederim…
Başımı önüme eğerim…
Asya YıldızKayıt Tarihi : 6.10.2005 14:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İlk sure olan “ FATİHA SURESİNDE” de okuduğumuz bu sıfatlar şu anlama gelmektedir.
RAHMAN ; Dünya hayatında bütün mahlukat’a (yaratılmış her canlıya) rızık verme, hayatını devam ettirmesi için karnını doyuracak kadar rızık verme garantisidir.Eğer yarattıysa bir canlıyız rızkını vermekle kendini sorumlu tutmaktadır.
RAHİM ; Dünya hayatından sonraki hayatta ise, kendini dinleyenlere, dediklerini ve isteklerini yerine getirenlere güzellikler, nimetler ve iltifatlar bahşedeceğiz anlamına gelmektedir.Bunların kimler olduğu ve ne şekilde taltif edilecekleri K.kerimde, Hadislerde belirtilmekte ama bu bizim insiyatifimizde değildir.Affeder-affetmez, izzet ve ikramda bulunur-bulunmaz, cehenneme atar-atmaz kendi tercihidir.
Biz, asla bir insan için “günahkar” “cehennemlik” “cennetlik” “kafir” gibi kesin hükümlerle hükmedemeyiz ve bu bizim işimiz değildir. Kalpleri bilmemiz mümkün değildir.
Ne Allah’ın bu dünya için rızık garantisinde bulunduğu bir insanı öldürmek ve onun için kötü düşünmek, ne de bir insan için “Kafir” Dinsiz” gibi kesin hükümlerle hükmetme konumunda değiliz ve bu bizim işimiz değil..Biz kul olarak kulluk vazifelerimizi yapmakla mükellefiz ve Allah’ın vazifelerine soyunmak gibi bir misyonumuz yoktur.. Eğer başarabiliyorsak usul-u hal ile uyarı ve iyiliği tavsiye edebiliriz.Asla zorlama ve nefret ettirme yoluna gitmemeliyiz.
Gurur ve kibir yaparak insanları kendimizden aşağı görmek, burun kıvırmak, insanlara lakaplar takarak küçük düşürmeye çalışmak, aşağılamak en büyük günahlardandır.
Affa ve Ma’firete ulaşmamız dileği ile
Şiirinizi ve Ramazanınızı tebrik ediyorum
Selam ve sevgiler
TÜM YORUMLAR (1)