Ey yolda yere çökmüş, üzgün duran yabancı,
Siyah gözler süzülmüş, yüzüne vurmuş acı,
Kim bilir hangi dertle sıkışıyor yüreğin?
Başını sarmış eller, konuşmuyor hiç dilin.
Alnındaki çizgiler zor geçen yılların mı?
Ak düşmüş bu saçların, hayattan aldığın mı?
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Etkileyici bir şiir...
Saygın kaleminizi kutluyorum Nermin hanım.
Teşekkür ve saygımla.
Rızıktan temiz ve güzel olanı kirleten Ademoğlu surette kendi süsünü cahiliye dönemindeki çıplaklıktan daha şükürsüz isyanda. Bilmediğini bilme, biliyormuş gibi yapanlar toplumun manevi değerlerini öldürmekle sadece sevgisiz ve heva içinde kendinden başka kime karşı kendini küçümsemektedir.
Yüreğinize sağlık
Acı çekenler hep mağrur zaten. Tebrikler
Etkilendim... Kutlarım.
Muhterem Nermin Seyratlı Hanımefendi. 'Kuru çeşme' başlıklı şiirim için yorumunuzdan dolayı teşekkür ederim. 'Şiirinizi okurken o çeşmeden su içmek geldi içimden' sözünüzü de anlayamadığımı ifade etmek istedim. Zira; çeşme kuru. Beni üzen ve şiir yazmama vesile olan da bu idi. 'Beni susuzluk değil, yaktı bu kuru çeşme' mısrasıyla biten şiirim kuru çeşmenin bana verdiği ızdırabı anlatıyor sanıyordum.
Şiirinizi Konu ve anlatım olarak beğendim. Beyit olarak yazılmış olmasına rağmen Kıt'a olarak düzenlenmiş. Yarım kafiyeler bulunsa da güzel. Dost kalemlerden BÜLENT ARKAN bey in kıt'ası çok daha mükemmel geldi bana.
Tebrikler.
Yabancıda olsa karşısındakinin derdiyle dertlenen, onun acılarını empati kurarak içinde duyan, yaşayan nahif yüreğe ve bunu kalemle ebedileştiren şiire Selam olsun...
İnsan olmak, insanlık bu işte...
Harika şiiri ve güzel yüreğinizi Kutluyorum Nermin Hanım...
Saygılarımla...
Yüzündeki ifade beni perişan eder
Senin derdin yanında benimki keyfe keder
Nerden gelip gidersin nereye seyri sefer
Kimbilir ne haldesin, acıdan içim yandı ...BÜLENT ARKAN
kendi dertleriyle karılmış kalmış yalnız bir insanın omzuna dokunan, dostane sıcak bir el hissettim dizelerde. Emeğine, yüreğine sağlık.
tebrikler güzel keyifli boyutlu şiirinizi beğeniyle okudum nicelerine saygılar
Bu güzel şiiri keyifle okuma hazzını tekrar yaşadığım için bahtiyarım bu gelişimin anısına bende aynı kalıp içinde özenerek bir dörtlük yazmaya çalıştım.Kabul buyurursanız sevinirim Nermin Öğretmenim.Güzel şiirinizi ve değerli şahsınızı birkez daha yürekten kutluyor,selam ve saygılarımı iletiyorum..
Söylesene yabancı,nedir bu telaşlığın
yolunumu kaybettin,ondanmı şaşkınlığın
yoksa ellerin mi oldu,canından çok sevdiğin
unut o hayırsızı,hiç yanmasın yüreğin..........Mahmut M.Özdemir
Bu şiir ile ilgili 36 tane yorum bulunmakta