Bilmediğin bu diyara seni ne getirdi söyle hadi bana
bir kaldırım taşına oturmuşsun elinde bir kagıt parçası
gelen giden seni zavallı bir dilenci zannediyor
anlat bana da geçsin içindeki bu dinmeyan sancı
derdin nedir söyle bana hadi yabancı
dilinden hiç bir kelime çıkmadı bu suskunluğun nedendir
anlatacağın o kadar çok şey varken sen neden susuyorsun
sen ne kadar sussan da gözlerindeki yaşlar her şeyi anlatıyor
derdin nedir söyle bana hadi yabancı
sımsıkı tuttuğun o kağıt parçası nedir ne yazar onda
bir adres mi yoksa seni bu hale getiren aşkının adımı
ellerin titriyor bu soğukta ama yardım almak istemiyorsun
öylece kaldırım taşında kimi bekliyorsun ölümün acısını mı
derdin nedir söyle bana hadi yabancı
birazdan akşam olur hava dahada soguk ve acımasız olur
ben bilmezdim kaldırım taşları hep böylemi soguk olur
sessizce ölmek yakışmaz sana ölümün yüzü hep soguk olur
hiç olmazsa elindeki kağıtda ne yazıyor onu oku bana
derdin nedir söyle bana hadi yabancı
yağan yağmur gözyaşlarını gizliyor senin
usulca bir tarafa yaslanıyor ve ölüyorsun
o sımsıkı ellerin açılıyor biri sağa biride sola
işte o kağıt işte onda yazan o gizlediğin yazın
bilmedigim bu diyara beni ne getirdi bilmiyorum
soguk bir kaldırım taşında öylece oturmuş üşüyorum
kendi derdimi unuttum artık hep seni düşünüyorum
sessizce geldiğim bu şehirden yine sessizce gidiyorum
derdin neydi söylemeden nereye gidiyorsun hey yabancı
Nihat ÇelikKayıt Tarihi : 24.1.2010 18:32:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!