Sıcak bir yaz gününde Hoca göl kenarında,
Bir yoğurt bakracı ve bir kaşık var yanında.
Akşehir Gölümüzse serilmiş yayla gibi,
Suyu berrak ve temiz, görünür kumlu dibi.
Hoca’mız gözleriyle çevresini tarıyor,
Kıyıda gezinerek uygun bir yer arıyor.
Sağa-sola dönerek adeta saldırıyor,
Bazen bakracı alıp kaşığı daldırıyor.
Kaşıktaki yoğurdu atıyor durgun suya,
Kendince çok önemli bir iş yapıyor güya.
Yoldan geçen birisi anlam veremez buna,
Biraz düşünüp der ki; “soruvereyim şuna.”
“Belli ki bizim Hoca bu sıcakta kudurdu,
Yoksa niye atsın ki koca göle yoğurdu?”
Meraklı zat Hoca’nın yanına yaklaşarak,
Bir bakraç, bir kaşığa ve Hoca’ya bakarak;
“hoca, senin her işin akıllıca olur da,
Bir mana veremedim attığın bu yoğurda.”
“Onun için sorarım, bir açıklama getir,
Bendeki bu merakı mazur görerek bitir.”
Hoca gülümseyerek adama doğru döner,
“Yoğurdu herkes yapar, buradadır asıl hüner.”
“Yoğurt mayalıyorum gölüne Akşehir’in,
Her kişi anlayamaz, bundaki mana derin.”
Adam biraz alaylı, “Göl nasıl maya tutar?
Senin bu dediğini aklı olmayan yutar.”
“Hiç derya gibi bu göl nasıl yoğurt olurmuş,
Seninle konuşanlar ancak kafa bulurmuş.”
Hoca’ya ağır gelir adamın bu sözleri,
Kaşları çatılırken, ateş saçar gözleri.
“Benim çaldığım maya nasıl yoğurt tutmazmış,
Yediğin herzeye bak, -kimse bunu yutmazmış-“
“birkaç kaşık yoğurdum feda olsun ne varsa,
Herkes bayram edecek, ya göl maya tutarsa.”
(07 Kasım 2019)
Kayıt Tarihi : 8.11.2019 12:31:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!