'İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden, bizi helâk eder misin, Allah’ım? '
(A’râf 155)
Yâ Râb, bu uğursuz gecenin yok mu sabâhı?
Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Devamını Oku
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Bu siir zamaninda bulundugu psikolojiyle yazilmis .. Harika kagida dokulmus .. Bu siiri bir kultur merkezinde yuzlerce insanin onunde okudugumda tuylerim diken diken olmustu o an tanismistim siirle hic calismamistim ama siir o kadar samimi ki.. Hic gerek kalmamisti calismaya sozler butun duyguyu yansitmisti salona..
Yorumları okuyorumda herkes temiz öz gerçek duygularını dile getirmiş yani TÜRK USULÜ ERKEKLİK taslamış arkadaşım bu söylediklerimizi hayata geçirmek için ne yapıyoruz neler yapabiliriz bugün NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE sözü tartışılırken hala ........ Büyük şairimizi rahmetle anıyorum mekanın cennet olsun.
Gerçekten günün şiiri oldu bu. Tarih tekerrürden ibarettir. Şanlı tarihimizden bile ders almamışlar bu kafirler.
Yillarca, asırlarca süren uykudan artık,
Silkin de muhitindeki zulmetleri yak, yık!
Bir baksana: gökler uyanık, yer uyanıktır;
Dünya uyanıkken uyumak maskaralıktır!
diyen Mehmet Akif'i bir kez daha rahmetle anıyorum.
Bahse Var mısın Tanrım
_________________Bahse var mısın Tanrım! !
_________________Birazdan avunacağım...
Biliyorum, eğer gülmeyi unutmasaydın
Halime mutlaka gülerdin eyy Tanrı!
Yine de biliyorsun ki, bir ağıt için doğan bir cenazeyim..
Ağla beni
Tebessüm edemiyorsan ağla
Ağla ki bu işkence son bulsun! !
Şimdi;
Eyy karanlıklar boyu yolunu gizlediğim kadim yaramı aydınlatan çerağ
Eyy sevgili dolunay!
Eyy sadece kurşuni gecelerde gördüğümde sevinçler büyüttüğüm dostum; altın ve zümrütten dağ!
Şimdi doğ ve görün ve bak bana
Bu bakışın ıstırabımın nihayeti olsun..
Eyy etrafımda uçuşup duran esin perileri
İçimde mahpus güvercinler,
Ürküttüğüm ve ürktüğüm ruhlar
Sesimi duyoyorsanız cevap verin
Biliyorum her biriniz diğerinde eksiliyor
ve iz bırakıyorsunuz
-bu nasıl berbat bir oyun tanrım-
Ses verin ne bekliyorsunuz..! !
Eyy sonsuz ve sonsuzluğunda devindikçe ruhsuzlaşan
Eyy ne zaman eyyy desem
sise bürünen eflatuna kesmiş dudağa öykünen
sonra da annesinin memesine ilk kez dudak uzatıyor gibi çocuklaşan kainat!
Söyle nerenden tutunayım hangi memende ağzımı jilet edeyim
Boşuna mı yalvarıyorum yoksa ey kalbim!
Eyy göğüs kafesimde hayatın ve tabiatın aydınlık kandili gibi yanan duygularımın ve kainatın efsunlu sunağı
Nerenden ve neresinden tutunayım sesimin
Nerene dokunsam kendini azaltır yenikliğim..
Eyy insanlığa gösteriş olsun diye piç ettiğim süslü cümleler
Hanginizi sussam kendini kutsar esaretim
kutsar ve son bulur ezikliğim.
Eyyy şiir!
Eeeyy bütün ince duyguların en ağır en öldürücü giyotini!
Bana sevgini göster
ve aç bağrını dilimin keskin taraflarına ki azalsın iniltilerim..
Eyy kederli bakışına ülkemi ve gençliğimi gömdüğüm yar!
Eyy her gece bakışımı bir mıknatıs gibi çeken zehir
Eyy çırılçıplak ölüm; eyy gizemli intihar!
Eyy hiç bir halta yaramaz, ilaç olmaz, yenmez efsun!
Eyy bakışlara sinince anımsanan sihir! !
Hepinizi selamladım işte eyy!
Ve eyy 'eyy' diye seslendiğim
ve sesimin terkisinde unutup sesimi esirgediğim her şey! !
Yani şarkılar, korolar
Ve annelerin bilge dudaklarına yansıyınca kainatı aydınlatan ağıtlar! !
-akından değil, yangınından-
Bana kendimin de seğirttiği
ve şarkılarla dolu bir şelalenin durmadan yeni besteler terennüm ettiği
apaydınlık bir dünyanın
ve hiç bir gülün henüz hiç bir aşkı vad etmediği
ve vadiler dolusu çiçeklerden henüz hiç birinin solmadığı
hiç bir yılkının hiç bir dağa yakışmadığı; yakıştırılmadığı
Ütopik zamanlarımı geri getirin..! !
____Bahse var mısın tanrım! ! !
____Şiir aşkın en kederli yavrusudur
____Ve bir cenaze için vardır
____Avunuyorum..
Uhrevanda avunacağız.. birazdan, yani birazdan..
zaman değişsede zihniyet hiç değişmemiştir.zayıf noktalar hep çıkış noktaları olmuştur. zaafiyete düşen ne yazık ki müslümanlar olmuştur.hem teknoloji hem ilimle başa baş giden bir bilgelik içinde olmadığımız sürece bu haykırışlar var olacaktır. şaire saygıyla.
manen ve maddeten insanlığın başbelası olan israil ne yazık ki dur durak bilmeyen zulmüyle işbaşında ve ne yazık ki akifin soruları hâlâ ma'kes bekliyor..
israilin yok edilmesi gereken bir haşerat cinsi olduğunu artık herkes anlamasına rağmen demek ki daha ipinin çekilmesi günü gelmedi.. fakat eninde sonunda güzel günlerin geleceğini biliyor, umuyoruz..
akif'i rahmetle anarken yönetimi gündeme uygun düşen bu seçiminden dolayı kutluyor, selamlarımı iletiyorum..
Köşeye mazhar olan çok değerli üstadımıza cenabı Allahtan (C.C.) rahmet diliyorum.Ruhu şad,mekanı cennet olsun.
Bizlerde bu dünyada var olduğumuz sürece iki tane ipe sıkı sıkıya sarılmamız lazımdır.
Bir tanesi cenabı Allahın ( C.C.) ipi.
Bir taneside bizlere bu güzel yurdumuzu milleti ile ele ele verip kurtaran ve Cumhuriyetimizi kuran büyük önderimiz Atatürk'ün ilke ve inkilaplarından
oluşan ipe sıkı sıkıya sarılmamız lazımdır.
Bizler bu manevi ve maddi değerlerimize sahip çıkarsak bizim sırtımızı kimse yere seremez.
Cumhuriyetimiz,ilke ve inkilaplarımız gençlerimize,
Cumhuriyetimizde Cumhuriyet savcılarımıza emanet edilmiştir.
Memleketimizin her karış toprağının ve bir birimizin kıymet ve kadrini bilmemiz lazımdır.Ulu önderimizin kurduğu Cumhuriyetimizin ve ilke ve inkilaplarının değerini ve kadir kıymetini iyice idrak etmeli,ona görede çok iyi nesiller yetiştirmeliyiz.
Her zaman her yerde bunları tekrar etmeliyiz.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.
Saygılarımla....
Bir imparatorluğu,geride bir aile kalacak seviyeye indirebilirsiniz ve o ailede de, karı koca kavgası çıkararak onuda parçalayabilirsiniz.
rahmetle anıyorum üstadımızı ..yıllar geçse de hala dünyanın çeşitli yerleinde müslümanlar zülum görmekte bugün olduğu gibi Dualarımız kardeşlerimiz için..
ZÜLEYHA ÖZBAY BİLGİÇ
GAZZE’YE
insanlık sustu
Yüreğimin diliyle sesleneceğim size
içimde kanayan bir yarayla
Kalbimde çağlayan
Yaradana uzanan dualarımla
Seccademe hüzün katan
Damla damla gözyaşımla
Sesleneceğim size
Nefesim yettiğince
Zalim zulmünde boğulacak bir gün
Nefislerine esir düşerken
Ve..seçerken yargısız infazlarını
Vahşete kulaklarını tıkayanlar
İşte siz de o büyük gün
İlahi mahkemede telaş içinde
Topraktan bile medet umacaksınız
Ve.. kendi zulmünüzde boğulacaksınız
Vicdanlar sahte;
Hani nerde insan hakları
Akan kanlara kim dur diyecek
Bu soykırımı kim önleyecek
Mazlumların ahı inlerken göklerde
Haktan hukuktan bahsedenler nerde
Bir yanda zalimlerin son model silahları
Bir yanda kardeşimin tekbirle süslediği taşları
Size sesleniyorum zalimler
Ebrehenin ordusunu delik deşik eden
Çamurdan taşlardı
O tekbirle süslenmiş taşlar
Size cehennemde ateş olacaklar
Ey Gazze
Mazlum coğrafyanın masum insanları
Feryatların suskun kaldı dünyada
Biz haykırıyoruz senin yerine
Bin bir kahırla
tek birlik olup
Yüreklerimizle
Kalemin ağladığı şiirlerimizle
Her şey sustu
Dinleyin
yüreklerimiz konuşuyor ötelerde..
Züleyha Özbay Bilgiç
06.01.2009 Salı
KÜTAHYA
Akif'in Uğursuz Gecesinin Sabahı Oldu.
Antoloji Com, 'Yâ Rab, Bu Üğursuz Gecenin Yok mu Sabahı' sözüyle başlayan şiiri, öyle sanıyorum ki, Filistin'deki vahşet sebebiyle Günün Şiiri ilan etti.
Bu şiir, Mehmet Akif Ersoy'un, uğursuzluğun ülkemiz üzerine çökmeye başladığı andaki şiiridir. Bu şiiri yazdığı yıldan sonraki yıllarda, korktuğu başına gelmiş, altı yüz yıllık devlet ortadan kalkmıştır. Şimdi ben, bu şiirden tesbit ettiğim bazı mısraları alıp, yorumu yapmaya çalışacağım:
1-''Ayet: İçimizdeki beyinsizlerin yüzünden bizi helak eder misin Allahım?''
Ersoy'un, şiirin başlangıcına bu ayeti alması ilginç. Çünkü konu, Hz. Musa'nın kendi milletinden şikayetiyle ilgili. Buna göre demek istemiştir ki;
a) Bir milletin başına çöken uğursuzluk, o milletin içindeki sefihler yüzündendir. Ayetteki 'süfehâ' kelimesini Akif, mecaz ifade olarak, beyinsizler diye aktarmış.
b) Sefihlik tamir edilmezse helakin oluşacağının bilinmesini istemiş.
c) Hz. Musa'nın milletinde olduğu gibi, Hz. Muhammed'in milleti'nde de sefihlerin bulunabileceğini belirtmeye çalışmış.
2-''Esmezse eğer bir ezelî nefha, yakında / Yâ Rab, o cehennemle bu tûfan arasında''
Mehmet Akif Ersoy, 1936 yılında vefat etti. Dolayısıyla, yeryüzünü hercümerc eden ikinci uğursuzluğu görmedi. Rabbi'ne iltica edip istediği nefha, kendisi daha hayattayken esmeğe başlamıştı. O, neticesini göremediyse de, bu günlerin insanları o nefhadan feyzini aldı.
3-''Çan sesleri boğsun da gömülsün mü sükûta?''; ''Teslis ile çöksün mü bütün âleme zulmet?''
Arz-ı Hicaz çan sesleri ile boğulup sükuta düşmedi. Ama, başka bir şey oldu; ne şekilde oluştuğunu anlayamadığımız kara bulutlarla oradan yayılan maneviyat hüzmeleri sönükleşmeye başladı. Hem sonra, Teslis zulmet sebebi olmaktan çıktı, yapılan tevillerle, Vahdet'e adım atacak duruma geldi. Bugün bundan memnun kalmayayıp aynı teraneyi seslendirmeye çalışanlar varsa da, Akif'in nefha diye adlandırdığı değere toslayıp geri çekiliyor.
4-''İslam ayak altında sürünsün mü nihayet? / Yâ Rab, bu ne hüsrandır, İlâhi, bu ne zillet?''
İslam terimine bindirilmiş yanlış mana, demek ki, ta o zamandan başlamış. İslam, ayak altında sürünecek şey değildir. Bilakis İslam, ayak altında sürünenleri, ayağa kaldıracak şeydir. Tabi, kalkmak isteyenler için. Akif'in varlığından sızlandığı hüsran ve zillet, İslamsızlığın ta kendisidir. Zaten, aşağıda gelen ''Bir uykuya daldık ki, cehennemde uyandık'' mısraı, bunun delilidir: Cehennemde İslam olmaz.
Aynı şekilde, ''İslam'ı elinden tutacak, kaldıracak yok'' mısraı da, İslam'a yanlış mana verilmişliğin diğer örneğidir.
5-''Yetmez mi musâb olduğumuz bunca devâhi? / Ağzım kurusun... Yok musun ey adl-i İlâhî?''
Akif'in sızlandığı zaman, uğranılmış dert ve belaların yetmediği zamanmış belli ki. Burada akla şu soru geliyor: Milletin içindeki sefihlerin yaptıkları sefihliklerinin boyutu neydi acaba? Kişilerin veya toplumların selamete ermeleri için, günahları oranında keffaretlerini ödemeleri gerekir. Kafaret bu kadar ağır olmuş ise, adl-i İlahi'nin yüzünü göstermediği günah da o kadar dehşetli olmuş demektir. O günahlar neler idi acaba?
Günümüzün Filistin olayına bu şiirin penceresinden bakılması dileğiyle...
İbrahim Faik Bayav
Bu şiir ile ilgili 43 tane yorum bulunmakta