Ya Leyl Şiiri - Filiz Kılınç

Filiz Kılınç
16

ŞİİR


41

TAKİPÇİ

Ya Leyl

Sen hangi kışın karasısın ey kara
Ellerin kaktüsün dikenli yanağında
Bana açılmaz kubbe / sana kapalı yara
Aşiyanlar yıkılmış avaz kar etmez cana

Ya leyl
Yıldızlar cara yatmış
Konuşsam olmuyor, sussam olmuyor
Cığaya konan kuşlar gayrı ötmez oluyor
Dökülüyor semadan kahrı gazaptır günler
Tutmaz oluyor eller her gönülde elemler

Duvarların yıkılmış ahım alnında perde
Rüyana hilkat olur solundaki ucube
Çıbanlarım benimdir kanıma sürme leke
Şefi bakıyor gözler köre sorulmaz şule

Ya leyl
Ben de bulurdum yolumu
Açsaydım gözlerimi
Dar-ı Mansur olurdum bilseydim gerçekleri
Enel hak diyorsa batılın karşısında
Asılırdı etleri, okunmazdı lebleri

Yumuşağıma dokunma karınca yuvasıdır
Tütüne aç gözlerim senden daha sarıdır
Heybeme koyduğum kinden eser var mıdır?
Kil kokuyor yatağım içime har yâr mıdır?

Ya leyl
Yaralarım kanar sana her baktığımda
Asılır meydanda gül/ tenim asılır
Yoluma düçar olur göğsündeki şifalar
Gün olur müjganıma süheyl asılır

Hüseyni dokun pamuklara ayrılsınlar tel tel
Hücrene nur yağıyor demir olamaz engel
Seni de bilecekler üç gece var ve erken
Yüz kırbaç çığlık atar kesilir ayak ve el

Ya leyl
Geçtim aşkın yanından
Soğuktu ve kan vardı
Kimi beni suçladı kimi sana kör baktı
Somat kuruldu kente salacalar ağladı
Ya leyl! kala kala dilime bir garip sagu kaldı
Diclenin yanağında bir garip hırkan kaldı.

Filiz Kılınç
Kayıt Tarihi : 28.2.2008 14:40:00
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Tuncer Mavili
    Tuncer Mavili

    Harika bir şiir olmuş, sesiniz ve müzikle olan yorumunuz da harika olmuş. Kutluyorum.

    Cevap Yaz
  • Filiz Kılınç Son Arya
    Filiz Kılınç Son Arya

    kelime anlamlarını yanlış bulmuşsun vahap biraz daha araştırmalısın...yanlış anlam şiiri anlamsızlaştırır...bu nedenle yetersiz bulman doğal.

    Cevap Yaz
  • Vahap Çelebi
    Vahap Çelebi



    şiir ve edebiyatta görme bilme duyma biçimlerindeki kıvrımlar kırılmalar değişimler yaratının kurgusu üstünde bütünüyle bir dağılım zaman yazar ve okuyucu arasındaki mesafeyi her zaman kapatmıştır...

    burada biz özne / nesne ayırdından ziyade yaratının dil ile yaşanırlık 'anlamı görünmeyen bir bütün olmaktan' uzağa götürmez.. burada kelime kullanımlarını seçimlerini irdelemeyi eğer başarabilirsek yaratınında 'ne' liği konusunda fikir sahibi olacağımız için aramızdaki buzları da eritmiş olacağız...

    Efenim yazılan metni hep beraber sevip okuyalım hem kendi dünya görüşümüze bilgimize göre de yazarımıza yakınlaşalım.. yaratının temeline inmek anlam biçim içerik olarak he görünmeyen yaratılmak istenen bunu azami kelime tasarufu ile başarmaya çalışan yazarımıza her zamna kulak verip destek çıkalım babında diyorum.. yoksa bir ağacı sadece meyve verdiği için değil ya da güzelliği için değil ağaç olmanın verdiği gerçekliğe bağlı olarak köklerine inersek ağacı ağaç yapmış oluruz..


    dil bütünüyle kişisel kullanım bağlamında diğer sözcüklerle ilişkiye girerek anlam bulmaya çalışır.. yazarımızın giriş cümlesini baktığımız da 'Sen hangi kışın karasısın ey kara' ifadesi ile karşılaşıyoruz.. çoğunuz einsteinin dil çıkarmış gözleri faltaşı gibi açılmış resmini görmüşsünüzdür... korkmayın ben öyle bir tepki vermeyeceğim.. sadece dilimi msn iletilerinde aşina olduğumuz şekilde ya da filiz hanımı bildiğim tepki verdiğim şekilde dilimi çıkardım gözlerimdeki değişimi anlatamam..'Sen hangi kışın karasısın ey kara' diyor sevgili yazarımız arabesk etkilenmeler olabilir.. tam burada durmak gerek. sözcük seçimlerindeki elitist tutarlılık ve cimrilik modern şiirin mayasını oluşturur.. ama görüyoruz ki filiz hanım burada yanlış yapmış.. bu bir türkü sözü gibi olmuş 'sen hangi dağın bağısın bağbanısan' gibi.akabinde gelen dize tamlamaları ve dörtlük yapma telaşı bir acelecilik ürünü.. okuyucu olarak bende bir yoğunlaşma yaratmadı.. pozitif bir yön arama mecram hep nötrleşti.. çünkü her dize kendinden bağımsız bir şekilde okuyucuda anlam bulmakta.. sözcüğün ya da dizenin bir başına verdiği değer okuyucuyu daraltmakta aceleci bir okur kıvamına sokmaktadır..
    bir şiirin rengini sıfatlar kelime seçimleri ve yerleşikliği belirler. diğer dizelerle uyum bunun cabası.. şiirin tamamında bunu görmek çok zor.. ses benzeşimleri yaratma çok acemice... şiir şair düşmanlarının gözünde hep rezilce itham edilir.. burada okudupum yorumlarda yorumcuların rezilliğine tanık oldum açıkçası.. hepsi alalacele okumuş gitmiş.. aman şarimiz alınmasın mantığı hakim..

    'Sen hangi kışın karasısın ey kara
    Ellerin kaktüsün dikenli yanağında
    Bana açılmaz kubbe / sana kapalı yara
    Aşiyanlar yıkılmış avaz kar etmez cana

    ' dizelerinde 'yara', ' kara ' sözcüklerinin seçimi ile 'kaktüs' ve 'diken' sözcüklerinin seçimindeki seçim tamamen ses niteliğini ön planda tutmak için yazılmıştır.. bunları dize içine sıkıştırdığımızda hele ki dörtlük bağlamında irdelediğimizde kurgunun bir monologtan öteye geçmediğini göreceğiz..


    gelelim diğer beşliğimize dörtlükten beşliğe yine dörtlüğe garip bir alem şu şiir alemi.

    şimdi efenim bu bölümü lütfen düz okuyalım.. anlamda çok büyük bir kayma olmadığı aşikardır.. kurgulanan dizeler ve anlatımda bir yitiş söz konusu değil.. bu durumda dizelerin varoluş gerekçesini sorgulamaktan ziyade yazarımızın 'ne anlatmak istediği' ile orantılı olarak devam edebiliriz.
    yıldızlar car a yatmış ile ne demek isteniyor acaba..car genel anlamında dört anlamına gelir.. ama halk dilinde car car dan gelmedir.. yani durmadan konuşma ilan duyurma anlamına gelir.. yıldızların car a yatması dize birimi ve imge ilişkisi bağlamında sakat bir konumda..birinci bölümde yapılan aynı şarkı sözü tekrarı burada da devam ediyor.. konışsam olmuyor sussam olmuyor.... sırf bağlantı kurmaya çalışması bu da şiirden izoleyi beraberinden getirir.. şiirde bağlantıyı akrobasi oyunları ile birleştirebiliriz.. bu şekilde avam şarkı sözleri ile değil..

    gelelim diğer bölüme.. gerçi bana göre uzun bir şiir. ben hafif düzyazıya yakın okuduğum için sorun teşkil etmiyor benim için.. zaten bu şiirin okuyucusu belli bu durumda diyecek birşey yok..


    'Duvarların yıkılmış ahım alnında perde
    Rüyana hilkat olur solundaki ucube
    Çıbanlarım benimdir kanıma sürme leke
    Şefi bakıyor gözler köre sorulmaz şule'

    okuyoruz.. birden nerden nereye geliyor.. yine einstein triplerindeyim.. taşlamaya geçtik.. yapıtın anlamına dair bişiler konuşalım derken yapısından konusuna her bölümü ile farklı bir yaratı ortaya koyuyor şairimiz.. burada olmayan bütünselliği dizgesel yollarla ortaya koymak okuyucuya hakarettir.. ha kimseye hakaret etmiyorum.. ben sizden akılı değilim.. sizden de aptal değilim.. ben gecikmiş bir okumanın hakkını kendime vererek kendi dilimde okuyorum...


    her zamanki gibi okuma alışkanlığımızı yaratıcı şairimizle devam ettiriyoruz..

    hallac-ı mansur a göndermeler bile enel hak yolundan uzak .. bir okuyucu olarak şiirden sen de ne anlarsın diyebilir bazıları. bu kimi ne için ilgilendirsinki.. ben yazdıklarımla şairin kafasında bir soru işareti bile yaratmışsam ne mutlu bana.. bu demektir ben yazılanın hakkını kendimce vermişimdir..bu yazarla okuyucu arasındaki ortak dil i yaratmaya çalışma denemesidir bir yerde..


    'Yumuşağıma dokunma karınca yuvasıdır
    Tütüne aç gözlerim senden daha sarıdır
    Heybeme koyduğum kinden eser var mıdır?
    Kil kokuyor yatağım içime har yâr mıdır?'

    bu bölüme kendime çok yakın bulduğumu ifade etmeliyim.. 'yumuşağıma' kelimesi ellerimin ezberini bozsa da... bunu şiirin bütünlüğü içinde değil farklı şiirden kopuk keşfettiğim bir bölüm olarak kabul ediyorum..heybeme koyardım ama heybem dolu :


    'Ya leyl
    Yaralarım kanar sana her baktığımda
    Asılır meydanda gül/ tenim asılır
    Yoluma düçar olur göğsündeki şifalar
    Gün olur müjganıma süheyl asılır'

    bu bölümdeki 'gül/tenim 've üçar kelimelerinin kullanımından rahatsız oldum..yine bilindik bir tekrardan öteye geçemeyen dizeler. bu tür anlatım türkiyedeki cılız okur kitlesinin ya da arabesk hayatın içinde kalan çevrenin hoşuna giden tanımlamalardır elbette.. ancak edebi boyutta bunun başarıldığını söylemek zordur.. zaten sözcük seçimleri serbest şiir ile hece şiiri arasındaki bocalamadan dolayı iyice bozulmuştur.. anlam dinamizmi kaybolmuştur.. okuyucu bir elektirik almadan sonu ne zaman gelecek havasına giriyor..


    'Hüseyni dokun pamuklara ayrılsınlar tel tel
    Hücrene nur yağıyor demir olamaz engel
    Seni de bilecekler üç gece var ve erken
    Yüz kırbaç çığlık atar kesilir ayak ve el'

    birden yazarımız koşma yazıyormuş gibi mahlas kullanmış.. anlamış değilim.. yazılan yaratıya bakarsak bunun koşma olmayacağını biçimsel olarak anlayabiliriz zaten.. bunun mantığı nedir anlamış değilim ayrıca...


    'Ya leyl
    Geçtim aşkın yanından
    Soğuktu ve kan vardı
    Kimi beni suçladı kimi sana kör baktı
    Somat kuruldu kente salacalar ağladı
    Ya leyl! kala kala dilime bir garip sagu kaldı
    Diclenin yanağında bir garip hırkan kaldı.'

    gelelim son dize ve sonuca efenim.... önceki dörtlükte koşmadan bahsederken neyseki bu şaşkınlığı erken atlattık.. toplama dizelerle bitirilmeye çalışılan bir şiirin haykırışını ne fırat duyar ne dicle.. dinlese dinlese küresel ısınmanın mağduru olan küçük ırmaklar duyar....

    kendi adıma yetersiz bulduğum bir yazı idi..


    filiz hanıma olgunluğundan dolayı teşekkür ederim.. daha iyi yazılarda görüşmek dileği ile...

    Cevap Yaz
  • Ali Basol
    Ali Basol

    Hallac'ın ömrü hikayesini okuyalı haylizaman oldu..Çok ağlamıştım o zaman.. şimdi burda bir dostun sayfasında bu usta kalem beni yine ağlatıyor.. Yarasına basacak tuzu olmayan göz yaşlarını sürermiş.. üzüntümüz o ki mevzuyu okuyanların çoğuna şimdi sade bir rivayet gibi gelmesidir.. Oysa Bayezid'i Bestami nin Gözlerimde hala insanlık adına ağlıyor dediği mansur Gelir taaa Muhyiddini arabinin şecerei numaniyyesinde bile kendine yer bulur.. Şimdi burda bize sadece kutlamak kalmış uzun söze ne hacet.. Üstadem Hüdam yüreğinizi daim bahar gibi kılsın ..Müjganınızda buhar olsun bulutlar da damlamasın gül yüzünüze.. Selam ve saygılar bizden esen kalın ..

    Cevap Yaz
  • İnci İnceer
    İnci İnceer

    Ya leyl...

    Enel hak desende Filizim...
    Batılın karşısında, çaresizdir leblerin...

    Tortu için gelmiştim nereye alıp gittin diğerlerini?

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (86)

Filiz Kılınç